"Gözlerime bak Beyza. Sen artık bana helalsin. Ben sana helalim. Sen benim karımsın." Söylediği son cümle ile kalbi hızla atmaya başladı.Beyza'nın duyduğu son cümle ile kalbi hızla atmaya başladı.
SEN BENİM KARIMSIN...
SEN BENİM KARIMSIN...
Aklındaki soruyu sormamak için dilini ısırıyordu. Neden demek istiyordu. Neden benimle evlendin. Sırf korumak için miydi? Ya da Ardaya inat olsun diye miydi? Neden? Deli gibi merak ediyor ama duyacağı cevaptanda çok korkuyordu. Eğer düşündüğü sebeplerden biriyse onu asla affetmezdi. Günlerdir olduğu gibi konuşmadan onunla birlikte yaşamak daha cazip geliyordu.
İki tarafında bir birinden habersiz bir kurmaca gibi gördüğü bu evlilik neden onları bu kadar etkiliyordu?
Beyza neden şu an Süheyl kollarını ondan ayırsa dizlerinin üzerine düşecekmiş gibi hissediyordu? Vücudu neden bu kadar titriyordu? Bacakları neden onu taşımamakta ısrar ediyordu?Peki ya Süheyl.
Vücudu neden bu kadar yanıyordu?
En olmaması gereken bu şu anda başı neden bu kadar zonkluyordu?
Kalpleri birbirlerinin boş olan taraflarını o kadar uyumlu doldurmuştu ki bu uyum da neyin nesiydi böyle?Çalan kapıyla hızla ikisi de bir birinden uzaklaştı. İçlerindeki boşluğu kimse anlayamaz sanıyorlardı. Bu boşluk yalnızca kendilerine mahsus hissediyorlardı. Beyza yerde duran poşetleri kaldırıp biraz daha geri çekilince Süheyl'de kapıyı açtı. Gördüğü kişiyle pek memnun olmamış olacak ki kaşları çatılmıştı.
"Hayırdır Arda?"
"Sen ne yapıyorsun Beyza'nın evinde?" Şu an ikisininde kırmızı görmüş boğalardan farkı yoktu. İzin verseler sorgusuz sualsiz şuracıkta birbirlerine girebilirlerdi.
"Sana hesap vermem gerektiğini düşünmüyorum. Şimdi niye geldin?" dedi kapıyı biraz daha kendine çekip içeriyi görüş açısını sınırlayarak.
"Beyza nerede." Diyip başını içeri doğru uzatarak 'Beyzaaa!' Diye seslendi Arda da.
"Ne söyleyeceksen bana söyle. Beyza müsait değil."
"Arda. Hoş geldin." Bir kaç adım arkasındaki sesle Süheyl olduğu yerde daha çok gerildi. Ne diye geliyordu. Müsait olmadığını söylemişti. Bir haftadır evden bile çıkmayan onun bile yüzüne bakmayan Beyza şimdi Ardayı görmek için neden böyle davranıyordu?
"Beyza iyi misin? Meraktan öldüm kaç gündür. Okulada gelmiyorsun, telefonlarımıda açmıyorsun. Evine gelecektim ama..." diyip bir süre Süheyl'e baktıktan sonra devam etti.
"Son olaylardan sonra rahatsız etmek istemedim."
"İyiyim merak etme sadece biraz rahatsızdım o kadar."
"Yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum. Süheyl'in burada ne işi var. Yani uygun olmadığı için benden uzak durduğunu söyledin ama şu an o burda?" Dedi sorarcasına tek kaşını kaldırarak. Kendince hakkıydı da. Ama sadece kendince.
"O konu biraz karış-"
"Konu karışık felan diyip Ardanın kafasını bulandırma Beyzacım." Diyip Beyza'nın elinden tutuğu gibi parmaklarını bir birine kenetleyip biraz daha kendine yaklaştırdı.
"Biz evlendik!"
"N-ne demek biz evlendik. Beyza bu doğru mu?"
"Arda dediğim gibi gerçekten çok karışık bir olay. Ve anlatabileceğim bir şey değil." Dedi Beyza mahçupça. Kendini ona karşı mahçup hissediyordu. Belki baştan beri başka birini sevdiğini söylemeliydi. Onu kandırmış gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"
ДуховныеYaşadı... Daha doğrusu yaşamak istedi... Ama bir kaç ufak değişiklikle... Annesinin yaşadığı güzel yanları almak istedi kendine... Babası gibi sadık bir aşık istedi... Ama onlara göre fazla yaralı başlamıştı hayata... Fazla kırık dökük başlamıştı...