Kafasını önündeki test kitabından kaldırıp geriye doğru yaslandı. Saatlerdir oturmaktan her yeri uyuşmuştu. Boynunu geriye doğru yatırıp ovamaya başladı. Beyza'nın kendisini izlediğinden habersizce.
Boynunun sağ tarafında kalan Beyza'nın ona hediyesi olan yara izine dokundu.Bu yarada Beyza yüzünden açılmıştı vücudundaki diğer tüm yaralar gibi. Dizlerinde avuç içlerinde bir çok hatırlamadığı yerde Beyza yüzünden açılan ve izlerini bırakan yaralar vardı. Hepsi yüzünde bir tebessüm oluşturan yaralardı hatırlayınca ama kalbinde açtığı yara...
O çok başkaydı. Yüzünü güldüren bir o kadarda içini yakan bir yaraydı. Hak ettiği bu değildi. Hiçbir şeyi umursamdan 20 yaşında ki 21'ine çok az kalmışken hâlâ bu okul sıralarında oturmasının sebebi Beyzayken gördüğü bu muamele hakkı değildi.
Hak mı? Dedi içinden. Aşık olmak hak meselesi miydi? Sırf o Beyza'yı seviyor diye Beyza da onu sevmek zorunda mıydı? Normal şartlarda evet değildi. Ama Süheyl şartları normal kabul etmiyordu. Bu kız onun içinde böyle güzel bir yer kurmuşken kendine ansızın çekip gidemezdi. Bir başkasının kalbinde yer edemezdi.Sadece bu yara izi için bile Süheyl onu hak ettiğini düşünüyordu. Çocukçaydı belki ama istiyordu. Beyza'yı çıktığı ağaçlardan indirirken olmuştu vücudundaki tüm yaralar. Ve tabi şu en sevdiği boynundaki izde. Beyza yine ağacın en tepesinde çıkmış ve inmeye korkuyordu. Henüz 6 yaşlarındaydı hatırladığı kadarıyla.
"Süheylcim lütfen bana yardım eder misin?" Diyordu küçücük ellerini birbirine bağlamış çenesinin altında tutarken.
"Sana o kadar yükseklere çıkmaman gerektiğini ve bir daha çıkarsan seni indirmeyeceğim söylemiştim." Demişti kaşlarını çatarken. Defalarca Beyza'yı o yüksek dallardan indirmişti. Düşmek ya da yaralanmak önemli değildi ama Süheylin yükseklik korkusu vardı ve sırf yaramaz kız için kerelerce kerelerce hayal dahi edemeyeceği yüksek dallara çıkmıştı. Yine çıkacağını biliyordu.
"Ama Süheylcim babamı görebilirim belki bu sefer diye çıktım hadi yardım et bana da ineyim bak korkuyorum ya düşersem." Demişti gözlerini kocaman açarak. Onun bu haline gülmeden edememişti.
"Bekle geliyorum." Dedi içinden bildiği tüm duaları ederek, ağaca tırmanırken. Yavaş sağlam adımlarla Beyza'nın yanına gelmişti.
"Ahhh kahramanım beni kurtarmaya mı geldin?" Dedi gülümseyerek.
"Hadi Beyza şimdi tutun bana yavaşça seni indireceğim." Diyim kızı yavaş yavaş alt dallara getirmişti.
"Hadi burdan da atla o kadarını yapabilirsin değil mi?" Demesine kalmadan Beyza atlamıştı ve atlarken de Süheylin dengesini bozduğu için o da düşmüştü ama ensesini bir ağaç dalına vurmuştu.
"Hiii Süheyl boynun kanıyor." Demişti ellerini ağzına kapatarak. Ve tabi ki çoktan ağlamaya da başlamıştı.
"Sen...sen sakın ağlama çok kanamıyor zaten Sümeyye teyzemle Yusuf amcam görürse kızar kaç kere ağaca çıkma diye uyarmışlardı hep öpersem geçer." Diyim kanını elbisesiyle sildiği yarayı öpmüştü. Süheyl bu hareketine oldukça şaşırsa da artık Beyza'nın yaptığı şeylerde pekte mantık aramıyordu.
"Ne yapıyorsun kanıyor hâlâ orası." Demişti kan bulaşan dudağını kendi elbisesinin koluyla silerken.
"Öpersem geçer sanmıştım. Kızdın mı? Bir daha öpmem." Demişti ve bir daha yaraları iyileşsin diye hiç bir yarasını öpmemişti.
Süheyle eş zamanda Beyza düşünüyordu bu eski anıyı. Ne çok yaralamıştı çocuğu kendi yüzünden. Yaptığı yaramazlıkları ne de çok onun üzerine atmıştı. Bir kez daha onunla korkusuzca vakit geçirmek için neler yapmazdı ki. Süheyl gülen gözlerini Beyza'ya çevirdiğinde Beyza da hızla yüzünü başka yöne çevirmişti bilememişti o gözler onu izleyen bir başkasının gözleriyle çarpışacak. Süheyl konuyu yanlış anlayacak bilememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"
EspiritualYaşadı... Daha doğrusu yaşamak istedi... Ama bir kaç ufak değişiklikle... Annesinin yaşadığı güzel yanları almak istedi kendine... Babası gibi sadık bir aşık istedi... Ama onlara göre fazla yaralı başlamıştı hayata... Fazla kırık dökük başlamıştı...