Akşam yemekleri büyük bir neşeyle yenmiş şimdi de erkekler bahçede bayanlarda içerde oturmuş çay içiyorlardı."Beyza uzatsana şu kumandayı sıkıntıdan öldüm. Hayalimdeki kutlama böyle değildi."Dedi hira oturduğu koltukta dikleşerek. Kendisine uzatılan kumandayı alıp kanallarda dolaşmaya başladı. Aradığını bulamamış olacak ki bıkınca bir nefes verip;
"Sümeyye teyze sizin bu kanallarla alıp veremediğiniz ne pardon. Neden sadece TRT ler ve adını dahi sizde duyduğum kanallar var." Dedi üfleyerek. Sümeyye de onun bu haline gülüp;
"Biz diğer kanalları izleme gereği duymuyoruz canım. Ve size de tavsiye ediyorum insanların resmen vakitlerini çalmak için yapılmış işler onlar." Dedi.
Hira da biraz somurtsa da bir süre sayılı olan kanallarda dolaşıp en son bir haber kanalında durmuştu. Köprüden canlı yayın yapılan haberde ortalık fazlasıyla karışık görünüyordu. Herkesin ilgisi bir anda televizyona kaymıştı. Köprü tanklar ve askerlerle doluydu. Halkın geçişlerini engelliyorlardı. Ellerinde silahlarla halkı geri dönmesi için tehditler savuruyorlardı.
"Yusuf canım bi bakar mısın?"
Sümeyye gördüğü şeylerden pek hoşlanmamış olacak ki bahçede oturan eşine seslenmişti hemen. Yusuf'ta içeri girdiğinde herkesin büyük bir ilgiyle izlediği televizyona odaklanmıştı. Haberi izledikçe kaşları çatılmış elleri yumruk şekilini almıştı bile. Bahçeye seslenerek;
"Beyler bi gelir misiniz?" dedi oldukça gür ve sert çıkan sesiyle.
Sarp, Yılmaz ve çocuklar hemen içeriye gelmişlerdi. Onlarda diğerleri gibi bir süre haberi izlemiş ve sessizliği bozan Sarp olmuştu.
"Ne yapmayı düşünüyoruz?" Ortam oldukça ciddileşmiş ve gerilmişti.
"Evlere dağılalım dışarıya çıkmamız gerekirse haberleşiriz." Demişti Yılmaz'da. Herkes evlerine dağılmıştı.
Sümeyye ısrarla bu gece Beyza'nın onlarda kalmasını istemişti. İçi hiç rahat değildi ve Beyza'yı gözünün önünden ayırmak istemiyordu. Yusuf bu süre zarfında Semih'i defalarca aramış ama ulaşamamıştı. Ve bu ortamı daha da germişti sanki mümkünmüş gibi.Herkes ne yapacağını bilemez bir vaziyete televizyonun önünde öylece oturmuştu. Haberler git gide tüm kanallara yayılıyordu. İstanbul, Ankara her yerden canlı yayınlar yapılıyordu.
TRT 1 de aniden kesilen yayın ve ardından çıkan spikerin konuşmasıyla herkes iyiden iyiye gerilmişti. Spiker askerin yönetime el koyduğunu, darbe olduğunu söylemişti. Halkın kendi güvenliği için dışarı çıkmamasını söylemişti. Spikerin konuşması bildirgeyi okurken ki hali kimsenin gözünden kaçmamıştı. Ve konuşma bittiği gibi tüm TRT kanalları yayına kapatılmıştı. Ekranda çıkan siyah ekran en az gece kadar karanlıktı. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanın bağlandığı yayını da izlemişlerdi ve evden çıkmak için hazırlanıyordu ikili.
"Anne bizde geliyoruz!" Dedi Süheyl sakin kalmaya çalışarak.
Annesi ve babası meydana çıkacaklarını ve onların evde kalması gerektiğini söylüyorlardı. Böyle bir durumda nasıl evde durabilirdi.
"Oğlum bak biz bir gidelim ne oluyor ne bitiyor bir gözümüzle görelim sonra arayacağız sizi." Dedi Sümeyye oğlunu ikna etme çabasıyla.
"Sümeyye teyze bende gelmek istiyorum. Şu an evde oturmanın bir anlamı yok." Dedi Beyza'da portmantoda duran feracesine uzanırken. Ama Sümeyye ondan önce uzanıp elinden almıştı.
"Beyza kızım lütfen bakın biz bir çıkalım size haber vereceğiz yanımıza gelirsiniz. Şimdi abdestlerinizi alıp namaz kılın. Ve bol bol dua edip kuranı Kerim oku-" sözlerini bölen dışarıdan gelen sela sesiydi. Herkes sustu. Gece sustu. Sadece okunan selayı dinlediler bir süre ve sessizliği bozan Yusuf oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"
EspiritualYaşadı... Daha doğrusu yaşamak istedi... Ama bir kaç ufak değişiklikle... Annesinin yaşadığı güzel yanları almak istedi kendine... Babası gibi sadık bir aşık istedi... Ama onlara göre fazla yaralı başlamıştı hayata... Fazla kırık dökük başlamıştı...