"Beyza tarih notlarını verir misin hocaya yetişicem derken yarısı kaçıyor.""Başkasından iste Süheyl koca sınıf." Deli olacaktı Süheyl resmen bir haftadır bir koca haftadır Beyza yüzüne bile bakmıyordu. Zaten sınırlı olan konuşmaları iyice sınırlanmıştı. Saçma sapan bir tartışma yüzünden olacak şey miydi şimdi bu?
"Beyza böyle daha ne kadar böyle davranacaksın. Saçma sapan bir tartışma yüzünden küs mü kalacağız?"
"Ne küsmesi Süheyl çocuk muyuz biz?
Sadece beni ilgilendirmeyen şeylere burnumu sokmamayı öğrendim." Dedi önündeki test kitabına dönerek. Saatlerdir sadece aynı soruyla bakışıyordu. Şu dolu kafayla çözebilmek ne mümkün."Ben öyle demek istemedim ayrıca ben...ben sana soruyor muyum kim o çocuk diye?" Artık sabr edecek gücü kalmamıştı haksız mıydı o sormuyorsa Beyza da bu kadar üstelemeliydi. Aralarında ki ilişki tamamen son bulmaması için üstelememeliydi. Günlerdir içinde tutuğu soru çıkıvermişti işte.
"Ne çocuğu hangi çocuk?" sesi fazlasıyla tedirgin çıkmıştı. Utanmış mıydı yoksa Süheylin hiç haz etmediği biri miydi bu çocuk?
"Annene ve babana anlattığın o çocuk çok çok sevdiğin o çocuk. Hem sahi kim lan o çocuk?"
"Bi kere benle lanlı lunlu konuşma ayrıca sen beni mi dinliyorsun ne cüretle?"
"Bunlara mı takıldın yani ben sana bir soru sordum Beyza. Kim-o-çocuk?" dedi bastıra bastıra.
"Sana ne Süheyl seni ne ilgilendirir ayrıca yaptığın hiç hoş bir şey değil sen beni nasıl dinlersin."
"Özellikle dinlemedim duydum sadece duydum. Tıpkı senin defterde denk geldiğin gibi."
"Sen şimdi bana laf mı atıyorsun?" Süheyl tam ağzını açıp bir şey diyecekken araya giren Ufuğun sesiyle susmak zorunda kaldı.
"Bi sorun mu var Beyza?"
"Seni ilgilendirmez Ufuk."
"Beyza'yı ilgilendiren her şey beni de ilgilendirir." Diyip tekrar Beyza ya dönerek,
"Şimdi sorun nedir Beyza?""Kim olarak pardon! Her şey beni ilgilendiriyor ne demek bu ne rahatlık." Ufuk parmağını Süheylin göğsüne vura vura;
"Ben...onun... süt... kardeşiyim...Beyza bana emanet onun canını sıkan her şey benimde canımı sıkar. Anlatabildim mi?"
"Emanet öyle mi? Pardon da kim tarafından emanet aldın. Beyza bana emanet Enis amcam bizzat kendisi Beyza'yı bana emanet etti." Dedi göğsünü gere gere.
"Ne diyorsunuz siz Allah aşkına. Şimdi kime emanet olduğumun tartışmasını mı yapacağız. Sorun yok Ufuk. Müdür ikinci bir hatanızı kabul etmez. İşinize dönün lütfen. Bende bahçeye çıkıyordum zaten kızlar beni bekliyor." Diyip hızla sınıftan çıktı. Kalbi duracak gibiydi. Süheyl onu duymuştu. Ya ismini söylerken de duysaydı. Ne yapardı o zaman. Rezil olurdu. Rezil olmakla kalmaz ihanet damgası yerdi. Yıllardır beraber büyüdüğü onu kız kardeşi gibi sevip koruyan birine aşık olmuştu. Evet bu onun suçu değildi ama yine de bunu başkalarının bilmesi kendini kötü hissettiriyordu. Karşısındaki söğüt ağacının yanında oturan Hafsa ve Hiranın yanına gidip oturdu.
"Selamun aleyküm kızlar." İkisi birlikte;
"Aleyküm selam." Dediler.
"Hayırdır Beyza yüzün kireç gibi bir şey mi oldu?"
"Yooo yorgun hissediyorum sadece uykusuzumda biraz. Son ders zaten eve gidip dinlenince geçer."
"Sınav stresi iyiden iyiye boy gösteriyor. Deneme çözmekten midem bulandı girip çıkacaksakta bitse artık." Dedi Hira bunaldığı her halinden beliydi. Hoş şu sıra herkes öyleydi ya zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"
EspiritualYaşadı... Daha doğrusu yaşamak istedi... Ama bir kaç ufak değişiklikle... Annesinin yaşadığı güzel yanları almak istedi kendine... Babası gibi sadık bir aşık istedi... Ama onlara göre fazla yaralı başlamıştı hayata... Fazla kırık dökük başlamıştı...