Hastaneden çıkıp beyzaların evine gelmişlerdi. Geldiklerinden beri Beyza odasından çıkmamıştı. Süheyl bir kerecik yüzünü görmek için merdivenlerin başında oturmuş öylece bekliyordu saatlerdir. Sümeyye oğlunun bu haline ne kadar acısa da bir şey diyemiyordu. Elinde bir tepsiyle mutfaktan çıkıp üst kata gitti. Yemeyeceğini bilmesine rağmen yapmıştı bir şeyler. Bir kaşık çorba dahi içse içi rahatlayacaktı."Beyza hâlâ bir şeyler yemedi. Tekrardan bayılacak diye korkuyorum. Bu kez sen söylesen çocuklukta ki gibi belki seni dinler." Dedi elindeki tepsiyi oğluna uzatarak. Uzanan tepsiyi eline aldı ama elleri o kadar çok titriyordu ki dökmekten korktu. Bir an sadece bir an hayal etti. Tıpkı çocukluğunda ki gibi gitse Beyza'ya yemek yemesi gerektiğini söylese o da beraber yerlerse yiyeceğini söylese. Sonra Süheylin dizlerine koysa başını ve orda yatsa. Bu bir kaç saniyelik düşünce bile yüzünü gülümsetmeye yetti genç adamın.
Yavaş yavaş Beyza'nın kaldığı odanın kapısına ilerledi. Cesaretini topladıktan sonra da kapıyı iki kere yavaşça tıklatıp konuştu.
"Beyza benim Süheyl. Yiyecek bir şeyler getirdim sana. Annem çok endişeleniyor senin için. Ve tabi bende..." bu kısmı biraz sessiz söylemişti.
Bir kaç dakika bekledi. Annesi alt kata inmişti bile. Biraz daha bekledikten sonra tekrar çaldı kapıyı."Beyza en azından bir şey söyle iyi olduğundan emin olalım?" Dedi sesi fazlasıyla tedirgin çıkmıştı. Beyza da hissetmiş miydi acaba? Sonra gıcırdayan tahtaların sesi doldurdu kulağını hemen ardından kapının kilit sesi. Olduğu yerden bir kaç adım geriye gitti. Kapı yavaşça aralandı ve sanki genç kız bir kaç saat içinde bir kaç yıl daha yaşlanmıştı ama bu yaşlılık güzelliğine güzellik katmıştı. Kıpkırmızı gözleriyle öylece baktı ona. Süheyl hemen kafasını yere eğip tepsiyi uzattı.
"Lütfen hatırım için..." dedi çok ama çok kısık bir sesle. Genç çocuğu daha fazla bekletmemek için aldı elindeki tepsiyi. Konuşsa ah bir konuşsa hatırı için neler yapabileceğini anlatmak isterdi ona ama sadece elindeki tepsiyi almakla yetindi. Ve odaya girip tekrar kapıyı kapattı. Süheyl'de kapının yanındaki duvara yaslanıp oturdu. Fazla fazla yorgundu oturduktan dakikalar sonra gözleri kapandı.
********************
Zorla da olsa yemeyi denedi. Midesi yediği her lokmayı kısa bir süre sonra geri çıkaracağı sinyallerini vermişte olsa denedi. Hatırım için demişti Süheyl. Nasıl yemezdi. Daha fazla yiyemeyeceğini alayınca elindeki kaşığı tepsiye bırakıp mutfağa götürmek için ayaklandı. Kapıyı açtığında hemen yan tarafta yerde otur bir vaziyette uyuya kalmış Süheyli gördü. İçi gülümsedi, içi acıdı. Elindeki tepsiyi yere bırakıp dizlerinin üzerine çöktü. Uzun uzun izlemeyi özlediği yüzü inceledi.
İçi acıdı bir kez daha. Bu genç adama emanet edildiği için içi acıdı."Emanet...
Senin için bir emanetim Süheyl. Ve sende fazla iyisin. Sana verilen emaneti en güzel şekilde korumak için elinden gelenin fazlasını yapıyorsun. Bu kadar yorucu bir emanet olacağını tahmin edemezdin. Yoksa başından red ederdin. Özür dilerim çok özür dilerim ama elinden gelenin fazlasını istiyorum. Kalbini istiyorum Süheyl bir kız kardeş olarak değil bir emanet olarak değil seni çok seven biri olarak istiyorum." Dedi çok ama çok kısık bir sesle. Evet Süheyl uyuyor olabilirdi. Ama hemen merdivenin başındaki Sümeyye teyzesinden habersizdi genç kız."Bir kez sana helal olmak için tüm helallerden vazgeçebilirim. Niye bilmiyorum ama içimdeki bu koca boşluğu sadece sen doldurabilirsin geliyor. Tüm anahtarlar sendeyken ısrarla neden başka kapılara gidiyorsun. Gitme...
Ben buradayım. Belki Lale kadar güzel değilim. Ama ondan çok daha fazla severim. Bunun yemini verebilirim sana." diyip bir süre daha öylece durduktan sonra ayaklandı. Bu şekilde uyuyamazdı. Hastalandırdı. Sümeyye onun hareketlendiğini görünce seri ama sessiz adımlarla indi merdiveni. Yüzünde derin bir gülümseme vardı. Çok ama çok uzun zamandır ilk defa bu kadar derin. Göz yaşlarına hakim olamıyordu. Mutluluk göz yaşlarına hakim olamıyordu. Bahçeye çıkıp biraz hava aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"
SpiritualYaşadı... Daha doğrusu yaşamak istedi... Ama bir kaç ufak değişiklikle... Annesinin yaşadığı güzel yanları almak istedi kendine... Babası gibi sadık bir aşık istedi... Ama onlara göre fazla yaralı başlamıştı hayata... Fazla kırık dökük başlamıştı...