BÖLÜM 18: RÜYA💫

2.6K 224 38
                                    


Bir ay. Bir koca ay geçmişti. Ne Beyza Süheylin yüzüne bakıyordu doğru düzgün ne de Süheyl Beyza'nın yüzüne. Bir yanlış anlaşılma ikisini de çıkmaz bir yola sürüklüyordu.

Süheyl yine de Beyza eve girene kadar eve girmiyordu. Gece ışıkları sönene kadar uyumuyordu. Sık sık Ömer ve Murat'ı gönderiyordu bir şeye ihtiyacı var mı diye ama kendisi tek kelime dahi etmiyordu. Yoluna çıkmıyordu mesela. Beyza her kapıyı açtığında karşı evinde kapısının açılmasını bekliyordu ama açılmıyordu. Ekmek almaya giderken onu durduracak bir Süheyl yoktu artık etrafında. Nadiren karşılaştıkları zamanda bir baş selamıyla geçiştirip gidiyordu sadece.

Arda sık sık annesini Beyza'nın yanına gönderiyordu. Çok iyi bir kadındı Sevim teyzeside ama kadın iyiden iyiye gelin kaynana havasına koyuyordu kendini. Kalbine kabullendirmeye çalışıyordu bu durumu Beyza. Arda'yı sevmeye çalışıyordu. Arda onu gerçekten çok seviyordu onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu. Hatta deyim yerindeyse dört dönüyordu etrafında. Deniyordu Beyza. Onu kalbine almayı deniyordu. Onu sevmeyen birini bekleyemezdi bir ömür. Kendine de kalbinede bunu yapmak istemiyordu.

Geçen bu bir ay içerisinde bir arkadaş bulmuştu kendine. Mardin'den İstanbul'a okumak için gelmişti Erva. Çok sıcak kanlı ve dinine dikkat eden bir kızdı. Beyza'yı da çeken bu olmuştu zaten. Kafeteryada tanışmışlardı o günden beridirde aralarında güzel bir dostluk oluşmuştu.

Son zamanlarındaki yalnızlığına çok iyi gelmişti Erva. Çok kısa bir sürede de olsa birbirlerini iyi tanımış ve birlerine güzel bir şekilde arka çıkmışlardı. Demlenen çaydan bir bardak doldurup bahçeye çıktı. Koskocaman evde yalnız olmak ona fazlasıyla kötü hissettiriyordu. Çok kalabalık bir ailesi olabilirdi. Bu bahçe ışıklarla aydınlatılıp çay eşliğinde kahkahası bol olan bir sohbetle dönüştürülebilirdi. Ama sessizlik bas bas bağırıyordu. Yüzüne yüzüne vuruyordu yalnızlığını sanki.

Yaz akşamları fazla uzun oluyordu ve sıkıcı. Evde biraz daha durursa kafayı yiyecekti. Aldığı kararla içeri geçip elimdeki bardağı tezgaha bıraktı ve vestiyerde yanına doğru ilerledi. Zaten herkes sokaklardaydı bu saatlerde. Çıkıp biraz koruda yürüyebilirdi evde yalnız kalmak ona iyi gelmiyordu. Feracesini üzerine geçirip dolaptan aldığı siyah şalını da hızla doladı kafasına. Anahtarını cebine atıp kulaklığı ve telefonu alıp çıktı evden.

Bir süre durup karşı evin kapısına baktı. Bilemezdi onu pencereden izleyen bir Süheyl olduğunu. Sonra kulaklıklarını kulağına takıp ilerlemeye başladı. Ağlayacaktı.
Hayır ağlamayacaktı.
Onu sevmeyen biri için ağlamayacaktı.

"Ömer, Murat benim biraz işim var yarım saat en fazla bir saate gelirim bi sorun olursa arayın." Diyip cevaplarını beklemeden çıktı evden. Akşam akşam Beyza'yı dışarda yalnız bırakamazdı. Beyza'nın onu fark etmeyeceği kadar uzaktan takip etmeye başladı.

Koruya kadar seri adımlarla ilerledikten sonra koruya varınca sakin adımlarla devam ettiler. Etraf oldukça sesli ve kalabalıktı. Yaz olduğu için herkes geç saatlere kadar dışarda dolanıyordu. Yaklaşık yarım saat öylede yürüdü Beyza Süheylde ardından tabi. Sonra durdu pamuk şeker aldı kendine ve boş bulduğu bir bankta oturdu bir süre. Süheylde onu görebileceği bir yere oturdu. Pamuk şekeri pek sevmezdi ama o da aldı kendine. Beyza yiyordu çünkü bundan daha geçerli bir sebep olur muydu? Bi on dakika sonra kalkıp eve doğru ilerlemeye başladılar.

Beyza'nın yalnızlığında utandı Süheyl. Onu bu kadar yalnızlaştırmış olmasından. Çok yalnızdı o kız. Ne yapıyordu tek başına. Hiç mi canı sıkılmıyordu yani.
İzin verseydi eğer bir saniye bile onu yalnız bırakmazdı Süheyl. Mutlu ederdi onu. Arkadaş olurdu, dost olurdu, eş olurdu.
Çalan telefonuyla hızla yanındaki duvarın arkasına saklandı Süheyl. Sokakta ikisi yalnızlardı çünkü ve Beyza'nın onu fark etmesini istemiyordu.

MAVİACZ "SESLENDİRİLDİ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin