17.BÖLÜM

853 44 2
                                    

İyi okumalar..

Hayatta heyecanla beklediğin bir şeyi kaybetmek kadar kötü bir şey yoktur. Herşeyi onun için düşünürsün. Nasıl büyüteceğini, kime benzeyeceğini merakla beklersin. Zaman bir türlü geçmez. Saniyeler dakikaya, dakikalar saate dönüşür. Önce "baba" mı diyecek yoksa "anne" mi diyecek diye eşinle tatlı bir tartışmaya girersin. Sana dünyada en güzel mesleği kazandırır. Baba veya anne olursun. Hayatta kazanabileceğin en güzel meslek odur.Bir gülüşüyle yüzünde gülücükler açar. Nefesiyle hayat bulursun. Ağladığında ya da canı yandığında için cız eder, sende onunla birlikte ağlarsın. Hayatı boyunca örnek alacağı tek kişi sen olursun. Herşeyi sen öğretirsin. Konuşmayı, yürümeyi, yapmaması ya da yapması gerekenleri. En çok merak ettiğinizde cinsiyeti olur. Herkesin kalbinden geçen bir cinsiyet vardır elbet ama önce sağlıklı olsun dersin. Hele o ilk kalp atış sesini duyduğunda dinlediğin müziklerden daha güzel olduğunu anlarsın. Onun minicik hızlı hızlı atan kalbi sizinde kalbinizi hızlandırır. Uyurken seyretmeden duramazsın. Dünyada ki en güzel resim gibi izlersin. İşte hayat bu ya sen böyle hayaller kurarken bir bakmışsın hayallerin yerle bir olmuş. Yüreğin darma duman olur. Aynı barzanın olduğu gibi. Doktorun sözleriyle yıkılmıştı. Bunu asla beklemiyordu. Gözlerinden akan yaşla duvarı yumrukluyordu. Herşeyi geri almak istiyordu. Bebeğini kaybetmek istemiyordu. Şu an sevdiği karısına çok kızgındı. Eğer istanbula gelmeseydi böyle olmayacağını düşünüyordu. Bir hışımla arkasını dönüp bervinin yattığı odaya girdi. Derin derin nefesler alıyordu. Ateş saçan gözlerini masum karısının gözlerine dikmişti. Bervin de en az barzan kadar üzgündü. Nasıl üzgün olmasın ki? Canından can gitti. Oda aynı barzan gibi ağlıyordu. Barzanın bakışlarıyla yerin dibine giriyordu. Bervinde kendine kendine kızıyordu. "Keşke gelmeseydim" diye düşünüyordu. Bervin olduğu yerde doğruldu. Önüne düşen iki tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. Başı eğik bir şekilde "barzan" diye seslendi. Bakamıyordu kocasına. Hatasının farkındaydı.

"Mutlu oldun mu bervin?" bervin duyduğu sözle kaldırdı başını. İnanmaz gözlerle bakıyordu barzana.

"Ne diyorsun barzan sen. Ne mutlu olması?" zar zor konuşuyordu. Hıçkırıkları nefesini kesiyordu.

"Senin yüzünden bebeğimizi kaybettik. "

"Ben böyle olmasını istemedim barzan"

"Ya ne istedin bervin?!"

"Be-ben sadece biraz uzaklaşmak istedim. O gece sende ordaymışsın. Ve sen göz göre göre berk'in ölü-"

"Sus bervin sus. Bana o çocuktan bahsetme. Onun içindi dimi? İçten içe sevmeye devam ettin. Bir kez olsun sordun mu bervin? Neden dedin mi? Yazıklar olsun sana. Yazıklar olsun bana. Seni deli gibi seven kalbime yazıklar olsun" barzan bervinin sözünü bitirmesine izin vermemişti. Yine o ismi duymak kalbinde sızıya sebep olmuştu. Son sözlerini söyleyip çıktı odadan. Arkasında gözü yaşlı karısını bırakarak. Bervin pişman olmuştu az önceki sözleri için. Yanlış anlayacağını bile bile susmamıştı. Yine berk demişti. Barzan çıktıktan sonra seda girmişti odaya. Arkadaşının halini görünce hiç konuşmadan sarıldı. Sakinleşinceye kadar öyle durmaya kararlıydı. Barzan ise bir sinirle çıktı hastaneden. Arabasına atlayıp sahil kenarına sürdü. O kadar hızlı sürüyordu ki kısa sürede varmıştı. Arabasından hızlı bir şekilde inip üstündekilere aldırmadan attı kendini denize. Buz gibi su bile geçirmiyordu kalbindeki yangını. Elleriyle suya vurup "Neden? Neden?" diye bağırıyordu. Geçmiyordu siniri, kalbindeki sızıyı. İhanete uğramış hissediyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Bir yanı sinirle bırak git derken bir yanı gitme diye haykırıyordu. Bervinin sevmediğini düşünüyordu. Ama bebeği kaybetmek daha ağır geliyordu kalbine. Biri görse koskocaman adam böyle ağlar mı derdi. Ağlardı işte. Unutmamak gerekirki onun da bir kalbi, duyguları vardı. Yavaşça sudan çıkıp yine arabasına döndü. İstanbuldan bir an önce gitmek istiyordu. Bir hışımla çıktığı hastaneye geri dönmüştü. Bervinin kaldığı odaya girdi. Bervin barzan gittikten sonra çok ağlamıştı. Bir süre sonra uyuya kalmıştı. Seda uyumasını fırsat bilip kantine inmişti. Barzan karısına yaklaşıp masum yüzünü inceledi bir süre. Eli havaya kalkmıştı. Çok sevdiği saçını okşamak,koklamak istiyordu. Ama gururu buna engel oldu. Havaya kalkan elini indirip arkasında bulunan sarı 2 kişilik koltuğa oturdu. Gözlerini dinlendirmek için huzursuz bir şekilde kapattı. Aradan yarım saat geçmişti. Bervin kasıklarındaki ağrıyla uyanmıştı. Gözlerini odada gezdirirken koltukta uyuyan barzanı fark etti. Kaşları çatık bir şekilde uyuyordu. Özlemişti 1 günde. Bundan sonra nasıl olacaklarını merak ediyordu. Bebeğini kaybetmek onda büyük bir hasar oluşturmuştu. Canı çok yanıyordu. Bebeği doğmasa bile anneydi o. Eli istemsiz bir şekilde karnına gitti. Dün olan bebeği bugün yoktu. Yüreği yanıyordu. Bu acıya nasıl katlanır bilemiyordu. Bir hıçkırık koptu dudaklarından. Göz yaşları sicim sicim akıyordu. Barzan bervinin hıçkırıklarına uyanmıştı. O ağladıkça barzanın içi kan ağlıyordu. Sarılıp destek vermek istiyordu. Ama gururu engel oluyordu. Olduğu yerde doğrulup ellerini önünde birleştirdi.

GUPSE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin