İyi okumalar...
Zaman hızla ilerliyordu. Hayatımıza her gün yeni olaylar ekliyordu hayat. Zaman aleyhimize işliyor, her geçen gün ölüme yaklaşıyoruz. Yelkovan akrebi bıkmadan kovalıyordu. Hayatın ne getireceğini bilmeden yaşıyoruz bazen. Yarınımıza güvencemiz olmadan nefes alıp veriyoruz. Bazen mutluluk, bazen keder, bazende beklemekle geçiyor günlerimiz. Barzan da bervini bıkmadan usanmadan bekledi. Aradan 2 gün geçmiş bervin nihayet hastaneden çıkmıştı. Bu süre zarfında barzan bervini bir dakika olsun yanlız bırakmamıştı. Arabadan inen çift konağın kapısından giriş yaptı. Konak halkı mutluluk göz yaşlarıyla karşıladı bervini. İlk zamanlar ne kadar kötü davranmışlardı oysa. Şimdi kimine abla, kimine kardeş, kimine kız olmuştu. Rojda ve revin dayanamayarak bervine koşup sarılmışlardı. Bervinin kız kardeşi yoktu. Ama hayat ona 2 tane kız kardeş armağan etmişti. Bervin kızların sarılmasına içtenlik ile karşılık vermişti.
"Bizi çok korkuttun ablam" göz yaşları içinde konuşmuştu rojda. Revinden daha farklı seviyordu bervini.
"İyiyim canım. Artık kötü günler geride kaldı" rojdanın göz yaşlarını silip öpmüştü.
"İyiki bizi bırakmadın abla. Rojda ablam gitti. Sende gitseydin ben kime abla derdim"
"Aşk olsun revin. Ben ölmüşüm gibi konuşuyorsun." rojda ve revinin tatlı kavgasını gülerek izlemişti bervin. Ne kadar özlediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Konaktaki çalışanlarla da sarıldıktan sonra odasına çekilde bervin. Barzan karısının üstünü değiştirmesine yardım etmiş, dikkatli bir şekilde yatırmıştı.
"İyi misin güzelim?"
"İyiyim, iyiyiz. Merak etme canım"
"Artık hep iyi olacağız güzelim" barzan bervinin alnına öpücük kondurup odadan çıkmıştı. Elifin olduğu odaya doğru ilerlemişti. Az önce masum yüzü şimdi şeytan kadar korkunçtu. Cebinden çıkardığı amahtarı kapı deliğine sokup iki kere çevirdi. Kapıyı açtığında ciğerlerine ağır bir koku doldu. Miğde bulantısını önemsemeyerek eli burnunda içeri girdi. Karşısında gördüğü manzara kan dondurucuydu. Elif barzanın korkusundan kendini asmıştı. Kimsenin farketmemesi üzerine elifin ceseti kokmuştu. Barzanın içinde ufacık bir üzüntü bile olmamıştı. "Haketti" diyerek odadan çıktı. Adamlarına heber verip elifin cesedini bir yere gömmelerini emretmişti. Barzan annesinin odasına doğru ilerledi. Kapıyı açıp sandalyede gözü yaşlı annesine acı dolu baktı. Yanına doğru yaklaşıp önüne çöktü.
"Ya roni sultan. Zamanında sevmediğin gelinin senin için ölüyordu. Eğer elife bu kadar destek çıkmasaydın ne sana bir şey olurdu ne bervine. Ah anam ah. Tamam ağlama. Herşey artık daha güzel olucak. Senin başına gelenler de elifin yüzündenmiş. Öğrendim anam. Merak etme seni tedavi ettireceğim. Elimden ne gelirse yapacağım. " annesinin yanaklarını öpüp odadan çıktı. Avluya inip sedirde oturan babasına ilerledi.
Omuzları çökmüş, bir ayda saçlarına aklar düşmüş adamı buruk bir acı ile izledi. Bu konak neler gördü, neler geçirdi. Kim bilir daha neler görecek neler yaşayacaktı. Babasının yanına ilerleyip elini ali ağanın aline koydu."Nasılsın ali ağa?"
"İyiyim desem inanacakmısın barzan ağa?"
"İnanmayacağım babam. Omuzlarına binen yükü görebiliyorum baba. Çok şeyler yaşadık. Daha da yaşayacağız. Senin güçlü olup bizim başımızda durman gerekiyor. Sen ali ağasın. Şimdi çökmüş omuzlarını dikleştir. Ali ağa olduğunu göster"
"Sen ne zaman büyüdünde babana destek verir oldun Barzan ATEŞOĞLU?"
"Ben büyüyeli çok oldu Ali ATEŞOĞLU. Ben senin oğlunum şaşırmaman gerekir" baba oğul dertleşlemeleri akşama kadar sürmüştü. Bazen işten, bazen bervinden, bazense roni hanımdan. Üzüntülerini paylaşmış birbirinden güç almıştı baba oğul. Akşam olduğunda konağın yardımcıları masayı kurmaya başladı. Bervin yatağından kalkıp üstünü değiştirmişti. İşlerini hallettikten sonra avluya indi. Sedirde oturan baba oğula ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GUPSE (Tamamlandı)
General Fiction"Neden beni sevdin" diye sordu genç adam. Sevdiği kadın ona yaklaşıp elini yanağına koydu. Şefkali bir şekilde okşadı. "Çünkü sen Gupse'sin" dedi genç kadın. Adam anlamamıştı ne söylemek istediğini. "Gupse? " diye sordu yanağındaki eli tutarak. Kad...