14.BÖLÜM

910 49 14
                                    

İyi okumalar...

Hayatın değerini bilmek gerekir. Hayatın, sevginin, ailenin, dostluğun, aşkın…
Hayat gerçekten çok acımasız… Bir şekilde hayatın bir yerinden tutunmaya çalışıyoruz Her şeye rağmen direnebiliyoruz… Öyle ki yaşanılan zorluklar pes ettirebiliyor biz insanları. Pes etmek kolay gelebiliyor bazen. Kendini veya çevredekileri suçlamak, her şeyi karşı tarafa yıkmak rahatlatıyor bazen içimizi.
Kaçmamalı insan, yaşanan sorun her ne şekilde olursa olsun kaçmamalı. Olayların karşısında bişeylerin arkasına saklanmak ve kaçmak… Ne kadar yanlış halbuki!! Ya da susmak çoğu zaman, susuşların arkasına saklanmak… Susarak hiç bir şey halledilemez. Paylaşamazsın en basit derdini bile. Bu sefer içinle konuşmaya başlarsın. Kendinle hesaplaşıp, sorgulamaya başlarsın. O zaman kendi kendini yersin.
Halbuki konuşmalı insan, derdi neyse kimleyse konuşmalı, haklı haksız yönlerini çıkarmalı ortaya. Bu kişi eşinse kesinlikle susmamalısın. Sormalısın bilmediklerini. İçini yakıp kavuran sırrı ortaya çıkarmalısın. Elimdeki mektupta benden saklanan sırı öğrenmek için acele ediyordum. Hasan ağa elime tutuşturup gitmişti. Öylece elimdeki zarfa bakıyordum. Beni ne kadar yaralayacağını bilmiyordum. Korkuyordum öğrenmekten. Öğrendikten sonra kaybetmekten. Elimdeki zarf ile döndüm arakama. Barzanın tedirgin bakışlarıyla karşılaştım. Ne vardı bu zarfta ? Neden bu kadar korkuyordu?

"Bervin okuma ne olursun"

"Neden barzan?"

"Hayal kırıklığına uğramandan korkuyorum" sözleri beni daha da korkutuyordu. İçimi daha çok yakıp kavuruyordu. Başımı olumsuz anlamda salladım. Okumak istiyordum. Bütün ihtimallere rağmen okumak... Kimseyle konuşmadan çıktım odama. Barzanın geliceğini biliyordum. Yarın ameliyat olacaktım. Beni etkiler miydi bilmiyordum. Ellerim titreyerek açtım elimdeki zarfı. Odanın kapısı açılmıştı. Bakışlarım tahtadan yapılmış kapıya kaymıştı. Yıkılmış bir barzan vardı karşımda. Oda aynın şekilde oturdu yanıma.

"Okudun mu? "

"Hayır" diyebildim sadece. Derin bir oh çekti barzan. Rahatlamıştı. Keşke bende rahatlayabilseydim.

"Bervin. Tamam oku ama şimdi değil. Ameliyattan çık öyle oku" yalvarırcasına çıkıyordu sesi.. Bu hali beni yaralıyordu. Paramparça ediyordu.

"Tamam" diyebildim sadece. Onu kandırıyordum. O uyuduktan sonra öğrenecektim gerçekleri. Dolabımdan uzun beyaz geceliğimi çıkardım. Banyoya ilerleyip giydim. Barzanda üstünü değiştirmiş uzanmıştı yatağa. Bende aynı şekilde uzandım yanına. Sardım kollarımı koca bedenine. İçimden geliyordu. Sanki son sarılmamızmış gibi. İçime çektim çok sevdiğim kokusunu. Sanki bir daha çekemez mişim gibi. Huzur doluydum şuan. Oda sardı kollarını bedenime. Sıkı sıkı sarılıyordu. Sanki gidicekmişim gibi.

"Seni ne olursa olsun sevdiğimi unutma. Sen benim yaralarımın bandısın. Beni hayatta tutansın. İlk sevdamsın. Gitme... Benden gitme bervin. Yaralarımın kanamasına izin verme. Beni sevdasız bırakma. Nefesimi kesme" sözleriyle iki damla yaş aktı gözlerimden. Yine dağlamıştı yüreğimi. Kendi adım gibi emindim sevgisinden.

"Sende ne olursa olsun sevdiğimi unutma. Yollarımız ayrılsa bile seni hep seveceğim" sevicektim. Ne olursa olsun, o mektupta yazılanlar gitmeme sebep olsa bile sevicektim. O benim saklı bahçem. İçinde huzur bulduğum, sevdasını en derinden hissettiğim... Ne kadar böyle kaldık bilmiyordum. Barzanın düzenli nefesiyle uyuduğunu anladım. Vakti gelmişti. Zorda olsa ayırdım bedenimi bedeninden. Ayrılınca bir titreme geldi. Sıcak kollarından ayrılmak zor gelmişti. Üşümüştüm. Yine sarılıp ısınmak istiyordum bedeniyle. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Çekmeceye koyduğum zarfı aldım elime. Derin bir nefes alıp açtım. Hazır mıydım bilmiyordum. İçimden bir ses yapma diyordu. Ama yapmak zorundaydım. Bu sır ile yaşayamazdım. Gözlerimi kağıt üzerindeki satırlarda gezdirdim.

GUPSE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin