10.

432 59 40
                                    

Salvador'un odasındaydık ve ben onun kanlar içinde olan elini temizliyordum. Eğer Salvador'un elleri bu haldeyse Jack'in suratını tahmin bile etmek istemiyordum.

Anlamdıramadığım sarılmasından sonra hiç bir şey söylememiş odasına gelmişti. Tabii ki bende arkasından gelmiştim. Önce gitmemi falan söylemişti ama sonuç: önümde sakince oturuyor. Benimde kendime göre taktiklerim ve inatçılığım vardı.

Sessiz geçen 15 dakikanın ardından elini sarmıştım. Gözlerimi ellerinden çekip yüzüne çevirdiğimde ise dikkatle bana baktığını gördüm. Hemen kendine gelerek ayağa kalktı ve "Sağol." dedi.

"Asıl ben teşek-"

"Önemli değil. " dedi sardığım elini sıkarak. Neden ona teşekkür etmeme izin vermiyordu?

Jack'le olan olaydan sonra fazla utanmıştım çünkü Salvador beni o halde görmüştü. Bu beni utandırıyordu ama yanından ayrılmakta istemiyordum. Ama adama yapışamazdım herhalde. Belki de yalnız kalmak istiyordur.

"Ben çıkıyorum. " diyerek arkamı döndüğümde "Nereye?" diyerek beni şaşırttı.

"Dışarı, hava almaya."

"Dikkatli ol." Dedikten sonra kafamı sallayıp dışarı çıktım. Zaten otelin etrafında yüzlerce polis vardı ve endişelenmem gerekmiyordu. Otelin etrafında durarak kimsenin dışarı çıkmalarına izin vermiyorlardı. Beni görünce ise kenara çekildiler. Galiba şüphelilerden olmadığımı biliyordular.

Kaç gündür dışarıya çıkmadığımı farkettim. Özlediğim temiz havayı ciğerlerime çektim. Hava hafif rüzgarlıydı. Bu ise benim at kuyruğu yaptığım saçımı açmama neden olmuştu. Rüzgarın saçlarımı geriye savurmasını seviyordum.

Kapattım gözlerimi ve düşündüm. Bir gün bulunacaktı katil. Bulunacaktı ama peki ya ben, hayatımı eskisi gibi, hiç bir şey olmamış gibi yaşaya bilecek miydim? Çok şey olmuştu ve katil bulunana kadarda olacağını hissediyordum. Düşündükçe titriyordum! İki katille aynı oteldeydim! Hemde kaç gündür. Ve yakalananlara kadarda olacaktım. Tüm bunlara rağmense Salvadorun yanında güvende hissediyordum. Bu kaçıncı seferdi sayamamıştım, yine beni kurtarmıştı.

Jack'le olan anılar aklıma gelince gözlerim nemlendi. Utanmıştım. Hiç bir kızın yaşamak istemeyeceği anlar yaşamıştım. Bu onu öldürme hissi yaratıyordu bende.

Sahi ben adam öldüre bilir miydim ? Ölmüş kadını benim öldürme olasılığım kaçtı acaba? Kendi kendime güldüm. Eğer iki kişilikli değilsem kesinlikle ben öldürmedim.

Peki ya iki kişilikli olabilir miydim?

"Aria." duyduğum sesle yüzümdeki alaycıl ifade gitti. Duş aldığı hafif ıslak saçlarından belli oluyordu. Üzerine yine siyah kot pantalon ve ayni siyahlıkta tişört giymişti. Tabii birde deri ceketini es geçmemek lazım. Ayaklarında ki ayakkabının rengini söylememe gerek var mı? Siyah...

Neden bu denli siyaha bürünmüştü ki? Siyaha bürünecek kadar ne yaşamış olabilir ? Ne saçmalıyorsun Aria? O bir kitap karakteri ve ya film başrolü değil. Her siyah giyen kötü şeyler yaşamış olamaz. Fazla kitap okuyordum galiba.

"Aria." İsmimi tekrar ettiğinde geldiğinden beri onu süzdüğümü fark ederek hemen gözlerimi kaçırdım.

"Pardon. Dalmışım. "Sakince yanıma yaklaşıp durdu.

"Akşam dışarıya çıkacağız. " dediği şey ile gözlerim şaşkınca aralanmıştı. Dışarı mı çıkacaktık?

"Neden? Nereye gideceğiz?"

Cinayet Ayrıntılarda Saklı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin