'18'

9.5K 878 188
                                    

BÖLÜM '18'

''Apep yardım etmeyi kabul etti.'' dedi Seth.

Çatının tepesine kurularak ayaklarını sıralanmış kiremitlerin üzerine uzattı. Serin gece havasıyla birlikte taşınan şehrin tozu ve dumanını üstüne sinerken, rüzgâr yüzünden önüne geçen uzun kızıl saçlarını geriye ittirdi.

Los Angeles her zamanki gibi ayaktaydı. Hızla geçen arabaları, oradan oraya koşuşturan insanları ve asla eksik olmayan gürültüsüyle capcanlı duruyordu. Seth onları izlerken gökyüzüne doğru üfledi. Ağzından yükselen ince kızıl sis, havaya karıştığı anda ilerideki otobandan acı bir fren sesi duyuldu. Hemen ardından bir başkası takip ettiğinde sırıttı. Bingo! Zincirleme kazalara bayılırdı.

''O kadar basit mi?'' Eris, Kaos ve Yıkımın Tanrıçası, sütunu andıran, upuzun pürüzsüz bacaklarıyla önünde dikilerek ona ters bir bakış attı. ''Apep ne zamandır yardım işleriyle ilgileniyor?''

''Ona intikamını alacağına dair garanti verdim.'' Seth basitçe açıklamasını yapıp, ondan kilometrelerce ötede gerçekleşmiş olan kazayı izledi. 5 aracın birbirine girmesiyle yol tamamen trafiğe kapanmış, insanlar daire oluşturmaya başlamıştı. Panikle hareket etmelerinden duyduğu hazla sırıtışı genişledi, fanileri böyle görmeye bayılıyordu. Oluşan karmaşa bedenini beslediği gibi enerjisini de yükseltti, kesinlikle kendini daha iyi hissediyordu.

''O da buna inandı mı?''

Tanrıçanın sorgulamasından sıkıldığını gösteren bir oflama koyuverdi.

''Yeterince inandırıcıydım Eris, merak etme. O da bizim istediğimizi istiyor, aynı taraftayız.''

Eris hala inanmakta tereddütlü dursa da, başka bir şey söylemekle onu sadece kızdıracağını bildiğinden yanına oturdu. Yarattığı kaotik ortamı izlerken, tanrıçanın dolgun kırmızı dudaklarında seksi bir gülümseme belirdi.

''Bir tanesi ölmek üzere, soluk borusu ezilmiş.''

''Diğerinin de üstüne aydınlatma lambası çöktü. Beyni fazla hasar görmüş durumda, çok uzun yaşayamaz. Yarım dakikası var.''

''Fanilerin hayatlarıyla oynamamız yasak Seth.'' Sözleri uyarı amacı taşısa da, tanrıça da kazadan en az onun kadar etkilenmişti. Kaos onların yaşam kaynağıydı, ana besinleriydi. Seth'in zinde kalabilmesi için beklenmedik sürpriz tarzında karmaşa yaratması şarttı, başka türlü hayata tutunamazdı. ''Eğer yakalanırsan işin biter.''

''Bana bilmediğim bir şey söyle.''

Alaycı cevabına tanrıça kıkırdamaya benzer bir ses çıkardı ve uzun parmaklarıyla çenesini kavrayarak ona bakması için çevirdi. Eris felaket derecede güzel bir tanrıçaydı. Vahşi, seksi ve gizemli duran bir görüntüsü vardı. Ay'ı anımsatan gümüşi saçları düzdü, kalçasını geçecek kadar uzun ve gürdü. Saçıyla aynı renk olan gözleri, kaşlarına kadar uzanan kalın kirpiklerle çevriliydi. Yüz hatları ilk bakışta bakan biri için narinmiş gibi gelse de, aslında çılgın yanını saklamakta kullandığı basit bir maskeydi.

Eris'in bu hayatta seksten sonra ikinci haz aldığı şey yıkımdı. Kan, organlar, ölüm vesaire. Tanrıçanın bir aralar kurbanlarının organlarından yaptığı koleksiyon bütün panteonlarda yankılanmıştı. Kaos yaşam kaynakları olduğu için doğaları gereği vahşi bir yapıları vardı, ancak Eris bunu biraz daha dışa vuranlardandı. Abartılı davranmayı seviyordu.

Kimse ona bulaşmak istemezdi, öfkesini üstüne kim çekerse hayatı ona zehir ederdi. Şüpheye yer vermeksizin yunan panteonun en azılı tanrıçalarından biriydi. Hatta Seth'e göre ilk sıradaydı.

Mısır'ın GözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin