'11'

12.2K 1K 381
                                    

Thoth'un Evi^

BÖLÜM '11'

Ra olanlara anlam veremeyerek, Bella'nın önünden geçip Thoth'un evine doğru yükselen basamakları çıkışını izledi. Kadına karşı yanlış bir şey yapmadığından neredeyse emindi.

Neredeyse.

Isabella kayığın içindeyken öylesine güzel ve huzurlu durmuştu ki Güneş Tanrısı gözlerini ondan alamamıştı. Saçlarının ışığının altında parıldayışı, teninin porselen gibi duran kusursuzluğu ve rüzgârın hafif esintisiyle birlikte ona taşınan yumuşak kokusu, hepsi acımasızca birleşerek Ra'nın üstünde muazzam bir etki yaratmıştı. İradesini kontrol etmekte öylesine zorlanmıştı ki, en sonunda kendini Bella'nın yanına taşımaktan başka çaresi kalmamıştı.

Ufak, böylesine kırılgan bir canlının onu kontrolünden çıkarabilmesi Tanrı'yı hala şaşkınlığa uğratıyordu. Kadından uzak durmak istemiyordu, arzusu bu konuda ısrarcıydı. Henüz yeni tanışmış olmalarına rağmen Ra onu kendi haline nasıl bırakacağını bilemiyordu. Bildiği tek şey, güvenliğinden şüphe duymadığı evine çekerek orada tutmak ve kadını elde edilecek bir avmış gibi izleyecek olan gözlerden korumaktı.

Bella'ya Nûn'u gösterirken, erkeklerin kadına nasıl baktığını gözlemlemişti. İnkâr edemezdi, kendisinin de küçük gördüğü heriflerden hiçbir farkı yoktu. Kadının ne yaptığından emin değildi ama geçirdikleri sürenin uzamasıyla birlikte, kontrolü zayıflıyor, kendini yerinde tutmak için gösterdiği çabası parçalara ayrılıyordu. Açtı, arzuları fena halde uyarılmış bir halde dururken otokontrolünü sağlamak Ra'ya artık tam anlamıyla acı vermeye başlamıştı.

Fakat dudaklarını hissettiğinde... katlandığı tüm acı bir anlığına bedeninden çekilip alınmış, tanrıyı sakinleştirmişti. Birlikte olduğu diğer kadınlarda yaşamadığı bir deneyimdi ve bir konuda karar vermesini sağlamıştı.

Bella normal bir insan değildi.

Kadının ne olduğunu henüz bilmiyordu ama öğrenecekti. Birkaç asır boyunca uykuya yatmış dürtülerini uyandırabilmesi, aslında ona sıradan olmadığıyla ilgili ilk ipucunu veriyordu. Kendini dizginlemekte başarısız olarak dudaklarını kadınınkilerle buluşturduğunda, hissettiği yeni duygular da bir diğer ipucuydu. Cinsel ihtiyaçtan dolayı bütün bedeni alev alabilecek kadar gerilmişken, saniyeler sonra yatışabilmesi kendisi için bile fazlasıyla tuhaftı.

O an gözünün önüne yeniden geldiğinde, Ra karnındaki tanıdık sıcaklığı tekrardan hissetti. Kadının yumuşak, ipekten yapılmaymış gibi pürüzsüz dudakları bu zamana dek tadına baktığı en mükemmel şeydi. Diliyle keşfedecek kadar ileri gitmemişti ama tanrılar şahidi ya, bunu istemişti. Dahasını, çok daha fazlasını istemişti.

Ancak Bella'nın dokunuşunun altında gerildiğini hissettiğinde, kara arzusu son bulmuştu. Kadın bir anlığına incinmiş, kırgın bakışlarını yerde tutarken Ra gri gözlerinde parlayan yaşları yakalamıştı. İfadesini gördüğünde kalbinde bir soğukluk hissetmiş, bedenideki ateş tamamen dinerek buz kesmişti. Canını yakmadığına dair kendine güveni tamdı. Olabildiğince nazik davranmıştı. Yine de bu, içindeki çatışmayı ve sorularını bastırmaya yetmiyordu.

Kadının ruh halinin bu kadar şiddetli çalkalanmasına nasıl sebep olabilmişti?

Onu öptüğü için mi?

''Hoş geldiniz, Efendi Ra.'' Thoth'un hizmetkârlarından biri olan Slipnk, merdivenlerin başında belirdi ve ufak bir reveransta bulunarak, onları karşıladı. ''Efendi Thoth sizi bekliyor, beni takip edin lütfen.''

Splink tıknaz vücutlu, kısa boylu seyrek saçlı bir adamdı. Yaşlı sayılırdı, boyundan ötürü ufak kalan adımlarla önlerinde yürürken, Ra adamın adımlarına ayak uydurmakta zorlanıyordu. Bakışları yeni edindiği alışkanlığıyla, otomatik olarak ondan biraz ötede yürümekte olan Isabella'ya çevrildi. Kayıkta olanlardan sonra kadın ağzını asla açmamış ve bakışlarını onun dışında her yere çevirmişti.

Mısır'ın GözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin