'17'

8.6K 890 291
                                    

BÖLÜM '17'

''Bana sukkubuslar hakkında ne bildiğini söyle.''

Thoth'un oturma odasına apar topar girmesiyle Bilgelik Tanrısı aceleyle koltuğunda doğruldu ve doğrulmasıyla birlikte kadehindeki şarap her yere saçıldı. Kızıl sıvı kırık beyaz peştamalının üstünde iri lekeler bırakırken Thoth'un yüzü asıldı.

''Fazla erkencisin.'' dedi tanrı huysuz bir sesle. Üstüne dökülmüş olan içkiyi boş bir çabayla temizlemeye çalışırken, Ra hemen önünde belirdi ve tanrıyı omuzlarından kavrayarak silkeler gibi sertçe sarstı.

''Sana bir soru sordum Thoth, cevap ver.''

Gürleyen sesine karşı Bilgelik Tanrısı yavaşça, sanki aslanın inine girmiş gibi büyük bir temkinle elindeki kadehi bıraktı. Bir sonraki hareketiyle onu kışkırtırsa Ra üstüne atlayabilirdi, inanılmaz gergin ve sinirli hissediyordu. Thoth'un evine süren yolculuğu boyunca asla sakinleşememişti, kafasındaki bilmecenin aydınlığa kavuşması şarttı. Kendisine de ne olduğunu ancak bu şekilde öğrenebilirdi.

''Biraz gergin duruyors-''

''Thoth!''

''Tamam, tamam.'' Thoth mengene gibi sert kaçan tutuşundan kurtularak çevresinden dönüp, oturma odasının köşesindeki kütüphaneye yöneldi ve kitapları karıştırmaya başladı. ''Bir bakalım sukkubus... Dur biraz, Bella'nın sukkubus olduğunu mu düşünüyorsun?''

''Fazlasıyla.'' Ra yorgun düşmüş bir sesle berjerlerden birine oturup, kendini gevşemeye zorlayarak başını koltuğun arkasına iyice yasladı. ''Sesine bakırsa, sende böyle bir ihtimali aklından geçirmişe benziyorsun.''

''Osiris'in anlattıklarından sonra olası bir ihtimal gibi duruyordu. Hayvanlarla ruhların durumu pek iç açıcı sayılmaz.''

Ra nefesini koyuverdi ve havada oluşan gri dumanları izledi. Thoth elinde kalın bir kitapla gelerek karşısındaki berjere oturup, hızlıca sayfaları karıştırmaya başlarken lanet bir ejderha gibiydi. Her yerinden duman ve boğucu bir sıcaklık yayılıyordu. Gerginliğini bastıramıyordu, alt tarafı ona sorun çıkartırcasına gururlu bir şekilde dikti.

Penisine sert bir bakış attı. İnmesi için daha ne yapabilirdi? Var olabilecek her yolu denemiş olmasına karşın, ona rahatsızlık verecek kadar canını sıkıyordu. Soğukkanlılığını kaybetmek üzereydi.

''Ve önünde kurulmuş çadıra bakarsak, olasılığımız gittikçe kuvvetleniyor.''

Thoth'un eğlenceyle şakıyan sesine Ra derinden gelen tehditkâr bir hırlamaya karşılık verdi. Thoth tepkisine kahkaha patlatarak kitabı karıştırmayı bıraktı ve aradığı sayfayı bulmuş gibi elini sayfanın üstüne koydu. İnce bir sürme çekilmiş kahverengi gözleri hızlıca yazılanları okurken Ra sırtını dikleştirip, sabırsızca söyleyeceklerini bekledi.

''Sukkubuslar; genelde kızıl saçlara ve inanılmaz güzelliğe sahip olan şeytani varlıklardır. Rüyalara girebilir, hatta kontrol edebilirler. Kurbanlarıyla cinsel ilişkiye girerek, hayat enerjilerinden beslenirler. Birden fazla tekrarlanan birlikteliklerin sonu kaçınılmaz olan ölümdür.''

''Kökenleri?''

''Bir kesim Lucifer'a dayandığını ileri sürse de, aslını bilen kimse yok.'' Thoth başını kaldırmadan gözlerini sayfaların üstünde tutmaya devam etti. ''Bazı sukkubuslar, kurbanlarına duygusal anlamda bağlanabilir. Cinsel ilişkiden çok daha doyurucu olduğu söyleniyor. Buna ek olarak, yazılanlara göre kurbanın uzun süre hayatta kalmasını ve daha yavaş ölmesini sağladığı yazılmış. Sukkubusun avına bağlandığı takdirde kurbanda görülen en tipik özellik—''

Mısır'ın GözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin