'30'

8.7K 707 267
                                    

Gwen Slyvia^ 

BÖLÜM '30'

Seth Dünyaya ışınlandığında Eris ve Loki de hemen arkasındaydı.

''Bu...Yaptığımız...En...Çılgınca...Şeydi.'' Loki nefes nefese doğrulmayı başararak, sırtındaki bütün kemikler yeniden bir araya geliyormuş gibi omuriliğinden yüksek bir çıtırtı duyuldu. Fesatlık Tanrısı inleyerek dik durmaya çalıştı. Sekhmet onu feci hırpalamıştı ancak yine de Loki kendine has hünerleri sayesinde tanrıçanın pençesinden kurtulmayı ve beraberinde gözü almayı başarmıştı. Şanslı piçti doğrusu. Kendi şansı da en az Loki'nin kadar yaver gitmişti.

Güneş tutulmasıyla Ra güçlerinden mahrum kalmış, Seth'in işlerini epey bir kolaylaştırmasını sağlamıştı. Baş Tanrı olarak Ra sadece panteonu korumakla kalmıyor, aynı zamanda onu besliyordu da. Güçsüz kalması, Nûn'un içindeki hayvanlardan, insanlarına hatta tanrılarına kadar zayıflaması demekti. Pekâlâ, Ra kadar zayıflamıyorlardı ama onları yavaşlatmasına yetiyordu. İlaveten, Apep'in yardımlarını da hor göremezdi. Gerçi kahrolası herif muhtemelen onu yarıyolda bıraktığı için ondan intikam almaya gelecekti. 1 yıl belki de 100 yıl sonra, kim bilir. Bu konuda tanrıyla benzerlik gösterdiğinden Seth peşine düşeceğinden yüzde yüz emindi. Kendisi de en az onun kadar kindar ve aşağılıktı sonuçta. Düşmanının yapmaya niyetli olduğu şeyi önceden kestirebilirdi.

Fakat sonra.

Şu anda çok daha önemli bir hedefi vardı ve birazcık zaferinin keyfini çıkartmak istiyordu. En son bu kadar keyifli hissettiğinde, Osiris'in yerine geçmişti. Göğsündeki sıcaklığı, onu gülümsemeye iten mutluluğu yeniden hissedebilmek sarhoş olmasına yetecek kadar güzeldi.

Eski performansından bir şey kaybetmediğini hem kendine, hem de bütün Mısır panteonuna kanıtlamıştı. Üstelik öyle ufak bir şey de başarmamıştı. Ra'yı ölümün kıyısına taşımış, Apep'i ise serbest bırakarak kıyametin üstlerine çökmesini sağlamıştı. Bunca yıl onu hor gören, aşağılamaya cüret eden kim varsa yerlerini onlara tekrardan, kalıcı bir şekilde hatırlatmıştı.

Daha güzel olanıysa, bu yapacakları sadece bir başlangıçtı. Öngösterimdi. Daha neler yapabileceği hakkında hiçbirinin en ufak bir fikri dahi yoktu ve haliyle karanlıkta kalmaları da Seth'e keyif veriyordu.

Hafife alınacak bir tanrı değildi. En az Ra kadar itibar sahibi olmayı hak ediyordu. Bunu kazanacaktı da. Hata şimdiden bir kısmını kazanmıştı. Baş kaldırısının devamında, yaptıklarını duyan ve tarih boyunca onun gibi hem insanlar, hem de tanrılar tarafından hor görülmüş 'diğer tanrılar'ın da ona katılacağından emindi. Hepsi sesini duyurmak, fark edilmek isteyecekti.

''Kesinlikle.'' Eris Loki'ye hak vererek gümüş saçlarına bulaşmış olan kan lekelerine, sonra da ona baktı. ''Göz artık bizde olduğuna göre neden buraya geldik? Doğruca Yunan panteonuna geçsek olmaz mıydı?''

''Eris haklı. Ra yarattığımız kargaşayı çoktan bastırmış ve Zeus'un olanlardan haberdar olması için birilerini göndermiştir. Geçen her saniyeyle birlikte panteona saldırmamız da güçleşiyor. Acele etmeyiz.''

''Acele edersen sadece kaybederiz.'' Loki'ye baktı. ''Gözü bana ver.''

Loki'nin siyah kaşları çatıldı.

''Burada mı?''

''Ver şunu Loki.''

Loki dediğini yapmak yerine bir adım gerileyerek, ellerini göğsünde kovuşturdu.

''Öylece mi? İstediğini almak için neredeyse kıçımdan fil çıkartıyordum. Belki biraz yalvarırsan fikrimi değiştirebilirim.''

''Sadece mücadele edenin sen olduğunu mu sanıyorsun?'' Sesindeki alaycı tonlamaya karşı Loki'nin göz bebeği görünmeyen siyah gözleri öfkeyle kısıldı. Gözleri kadar siyah duran saçları yüzünün yanlarına doğru dökülmüştü ve ter ve kandan dolayı yapış yapış duruyordu. ''En başta gözü alabilmeni sağlayan bendim. Ra'yı yaralayanın kim olduğumu unutma.''

Mısır'ın GözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin