'24'

10.7K 839 180
                                    

Ra^

BÖLÜM '24'

Seth Eris'i bir paket cips, iki tane portakallı lolipop ve soda çalarken yakaladı. Tanrıça kaşla göz arasında lolipopları cebine indirmiş, ufak büfeden çıktığı anda da altın renkli lezzet şölenini açmıştı. Kaosun yaratıcısı olarak bilinmesine karşın çaldığı şeylerin basitliği tanrıyı güldürmüştü. Asfaltta duyulması imkânsız adımlarla tanrıçanın arkasından sessizce yaklaşarak, çevik bir hareketle uzanıp elindeki sodayı kaptı ve doğruca ağzına götürerek tek seferde yarıladığında, tanrıçadan huysuz bir tıslama yükseldi.

''Ne zamandır ufak tefek şeylerle yetinir oldun?'' dedi Seth onu sinir edeceğini bildiği gülümsemelerinden biriyle. Sodayı tekrar ağzına götürürken, Eris'in gümüşi gözleri muziplikle parıldadı.

''Seninle tanıştığımdan beri. Bana elimdekiyle yetinmeyi öğrettin.''

Seth ağzındaki bütün sıvıyı tükürdü. Önlerindeki bir grup genç ona tiksinti dolu bakışlar atarken tanrı ağzını sildi, bir yandan da ne var dercesine orta parmağını kaldırmayı ihmal etmedi. Eris haline kahkaha attı, şen sesi bütün sokak boyunca yankılanırken Seth kadını belinden yakalayıp kendine çekti.

''Seks tanrısı olmam gerektiğini söylediğin zamana ne oldu?''

Eris'in günahla aynı anlamı taşıyan kırmızı dudakları seksi bir gülümsemeyle kıvrıldı. Uzun boyu sayesinde fazla uzanmasına gerek kalmadan dudaklarıyla önce onunkileri yokladı, eğlendiği her halinden belli olan yarım öpüşmesine karşın Seth hırladı ve yanlarından geçip giden fanilere aldırış etmeksizin tanrıçanın dudaklarını yağmaladı. Patates cipsinin tuzlu tadı damağını doldurdu. Adeta kendini ispatlarcasına kadının nefes almasına müsaade etmeden onu uzun uzun öptü, ısırdı ve ellerini kullanmaktan kaçınmadı. Adım adım Eris'i tahrik ettiğini hissedebiliyordu.

Kimi insanların ıslık çaldığını duydu, bir iki tane ayyaşın ise onları-özellikle de kendisini-yüreklendirirken birkaç tane mütevazı sözde bulundu.

''Şimdi olmaz.'' Tanrıça yutkunarak aniden geri çekildiğinde Seth kaçmasına izin vermedi. İsterse Eris'in boynunu deşip, bağırsaklarından kendine kolye yapabileceğini biliyor olmasına rağmen baskınlığını korumaya devam etti. Eris'in gözbebekleri arzuyla irileşti, yine de ona istediğini vermek yerine açtığı cips paketinden ağzına bir-iki tanesini attı. ''Önce bunları yemek istiyorum. Ne zamandır canım çekiyordu.''

Seth manalı bir espri yapmak istese de son anda kendini tutmayı yeğleyerek sustu ve başından beri sormak istediği mevzunun konusunu açtı.

''İstediğimi aldın mı?''

Eris cips paketinin içine elini daldırdı.

''Eris, sana bir soru sordum.''

Tanrıça onu duymamış gibi yemeğe devam edince tanrı sinirle soludu.

''İstedi-''

''Duydum.''

''Cevapla öyleyse.''

Eris onun kıvranmasından duyduğu zevkle ağzına birkaç tane daha cipsi atıp, onu çileden çıkartacak bir yavaşlıkla çiğnedi. Seth dilinin ucuna gelen bütün küfürleri yutarak, ustalık isteyen bir sabırla kadını bekledi. Acı verici bir dakikanın sonunda Eris parmaklarındaki tuzu yalayıp, yarısına gelmiş paketi bitirmek için uğraşmadan geçmekte oldukları çöp bidonun içine attı.

''Bu taraftan,'' Onu ceketinin önünden kavrayarak insanların arasından sürükledi ve fazla kuytu olmasa da bir binanın arkasına çekerek gecenin karanlığından yararlandı. '' Biraz zor oldu ama aldım. İşte, oyuncağın. Gerçekten işe yarasa iyi olur.''

Mısır'ın GözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin