'19'

8.4K 909 179
                                    

BÖLÜM '19'

Bella son bir saattir yaptığını yaparak, tavanı izlemeye devam etti.

Üç gündür odasından dışarıya adım atmamış, öğrendiklerini sindirmekle uğraşmıştı. Üstünde düşündükçe Thoth'un dediklerine daha çok inanmaya başlamıştı.

Öğrendiği gerçek-sukkubus oluşu- birçok şeyi açıklığa kavuşturmasını sağlamıştı. Neden öpüşmenin onu enerjiyle doldurduğunu, dokunulmaktan inanılmaz keyif aldığını anlayabilmişti. Her insan sevdiği tarafından dokunulduğu ya da öpüldüğü için mutlu hissederdi fakat Bella bir gariplik olduğunu hep hissetmiş ama adını koyamamıştı. Onunki mutlu hissetmekten daha farklıydı, resmen içinin ona güç veren bir enerjiyle dolduğunu iliklerine kadar hissedebiliyordu.

Ryan ve Ethan'ın zaman içinde değişen davranışlarından intihara kadar sürüklenişlerinin sebebi de, bütün bir süre boyunca onların yaşam enerjilerinden beslendiği için olmuştu. Ryan ile kıyaslandığında, Ethan daha ağır bir süreç geçirmişti, bunun nedeni de muhtemelen onunla yaşadığı ilk cinsel deneyimden dolayıydı.

Thoth'un teorisine göre, bunca zaman hayatta kalabilmesi önceki birlikteliklerinden kurduğu sevgi bağıyı sayesindeydi. Sevginin cinsellikten daha doyurucu olduğunu söylemişti. Ethan ile arasındaki bağ onun uzun bir süre ayakta kalmasını sağlamıştı. Ancak şimdi bedeni cinselliğin ne olduğunu biliyordu, yarattığı hazzı geri isteyecekti, istiyordu da.

Ve annesi... Müşterilerine av derken gerçekten de şaka yapmıyordu, ciddiydi. Bunca zamandır onlardan beslenerek hayatta kalmıştı. Peki ya kurbanları? Onlara ne olmuştu, öldürmüş müydü?

Sağına dönerek top gibi kıvrıldı ve pikeyi üstüne çekip, düşüncelerinden kurtulmaya çalışır gibi altına sığındı. Yataktan çıkıp Ra ile yüzleşmek istemiyordu. Adamın karşısında ne yapacağını bilemiyordu. Bedeni dokunuşuna açtı, onu gördüğü anda üstüne atlayabilirdi ve Bella kalan gururunu da korumak için yataktan çıkmamaya yemin etmişti. Ne kendini daha fazla utandırmak istiyordu, ne de Ra'dan beslenmek. İkisini birden koruyabilmesinin tek yolu buydu.

Şansına tanrı istediği yalnızlığı ona sunmuştu, odasına çok fazla uğramamış onu kendisiyle baş başa bırakmıştı. Bella'nın ihtiyacı olan şey de buydu, yalnızlık.

Yatağında tekrar döndüğü sırada kapısı tıklatıldı. Tereddütle doğruldu, Ra olamazdı. Güneş Tanrısı akşamüzerinden önce eve gelmiyordu ve evdeki sayılı hizmetçide, bu zamana kadar yanına uğramamıştı dolayısıyla onlarda olamazdı.

''Girebilir miyim?''

Tatlı bir kadın sesi kapının diğer ucundan duyulduğunda Bella ayağa kalktı. Üzerine şöyle bir çeki düzen verip, yavaşça kapıyı araladığında göz kamaştırıcı güzelliğe sahip bir kadınla karşı karşıya geldi. Kadın ona gülümsedi, parlak gülümsemesi bronz tenini aydınlatırken Bella'da tebessüm etme ihtiyacı hissetmişti. Kadın kesinlikle bir tanrıça olmalıydı, yaydığı güçlü aurası ve görüntüsü onu haksız çıkartamazdı.

''Merhaba Isabella, seni uyandırmadım umarım?''

''Hayır, bir saat önce uyanmıştım.'' Kapının girişinde tuhaf bir şekilde ayakta durmalarına karşın ekledi. ''İçeri girmez misin?''

''Zevk duyarım.'' Tanrıça adeta hayat enerjisi saçarak içeriye girdi, daha doğrusu süzüldü. Öyle zarif hareket ediyordu ki, ayakları neredeyse yere bile değmiyordu. Kadın içeriye şöyle bir baktıktan sonra odanın merkezinde durup, yeniden ona baktı.

''Seni almaya geldim.''

''Anlayamadım.'' Bella'nın kaşları çatıldı. ''Kimsiniz?''

''Adım Hathor.'' Tanrıçanın güzel yüzü sevecenlikle ışıldadı. ''Öğlen yemeği için Memfis'e gitmeyi planlıyordum. Bir yemek arkadaşına ihtiyacım var, bana katılmak ister misin? Ben ısmarlıyorum.''

Mısır'ın GözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin