Düğün günü gelmişti. Bir haftadır evde Gurur'a kök söktürüyordum. Saçma sapan davranışlarıma hiçbir neden yokken katlanıyorsa, hamile olduğumu bilse kim bilir neler yapardı. Gülümsedim artık bu haberle mutlu olacağını düşünmeye başlamıştım. Ayaklarım sürekli şiştiği için dolgu topuklu bir ayakkabı tercih ettim. Dökümlü gelen zarif elbiseme cidden aşık olmuştum. Merdivenlerden aşağı artık dikkatli adımlarla inerken Gurur'la göz göze geldim. Hemen merdivene yanaşıp elimi tuttu."Çok güzelsin." Beni baştan aşağı süzüp döndürdü. "Allah'ım bu dünyadaki en şanslı erkeğim." Gülümseyerek dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum. Ege'yi de alıp yola çıktık. Onu Pınar anneye bıraktık. Düğün geç saate kadar sürecekti ve çocuğumun orada heba olmasını istemiyordum. Düğün güzel bir salondaydı. Gurur'un kolunda içeri girdim ve arkadaşlarıyla tanıştık. Gelen içkileri hep geri çeviriyordum. Hey burada bir hamile var ve Gurur da dönüşte araba kullanacağı için içmedi. Harika bir baba. Baba olduğunu bilmeyen bir baba. Gurur'la dans şarkısında romantik bir dans ettik ve bakışlarını bir dakikalığına bile başka bir yöne kaydırmadı. Sanki orada sadece ikimiz varmışız gibi. Arkadaşlarının çoğunun siması bizim düğünden tanıdıktı ve hepsi çok yakıştığımızı söylüyordu. Gülerek teşekkür ettim ve samimi arkadaşlarından biri olan Gamze ile konuşmaya başladım.
"Tuvalete gidip geleceğim." Diye kulağıma fısıldadı Gurur ve ben de Gamze ile neşeli bir sohbet içinde olduğumuz için sadece kafamla onayladım ama yaklaşık on beş dakika olunca merak edip salondan çıktım. İlerden bir tartışma sesi duyduğumda o tarafa doğru istemsizce yöneldim ve köşede Gurur ile Eliz'i gördüm. Başım döndüğü için kirişe tutundum.
"Denef'le severek evlenmemiş gibisin yalan mı Gurur?" Dedi dişlerini göstererek gülerken. Gurur kafasıyla onayladı Eliz'i.
"Doğru. Severek evlendiğimden de bir yarar göremedim ya neyse." Burukça gülümsedim. Eliz'in ise yüzü biraz düşmüştü.
"Kendine niye bunu yapıyorsun Gurur boşanın gitsin işte. Sen, ben ve Ege yeniden bir aile olabiliriz." Birden bütün kanımın çekildiğini hissettim. Ailemi kaybedemezdim. İlk önce Gurur benim hayatım olmuştu, yıllar sonra bu sevgi yumağına Ege'yi de ekleyip iki yakışıklıyı hayatımın merkezine koymuştum. Onları elimden alamazdı. Yine de Gurur'un ne diyeceğini bekledim. Yüzüne soğuk bir gülümseme peyda oldu.
"Sen ben ve Ege ha? Bunlara zaten sahiptin Eliz gidince mi kıymete bindik? Ben sen değilim aynı hatayı iki kere tekrarlamam." Eliz'in iyice yüzü düşmüştü. Kaybetmişlik hissi onu ele geçirmişti adeta.
"Ve bu arada severek evlenmemem şu an karımı sevmediğim anlamına gelmez. Sen gittikten sonra benim hayatımdaki en önemli şey Ege'ydi. Hayatımı ona adamıştım. Şimdi ise bu kalp iki eşit parçaya bölündü. Benim için bu dünyada oğlumdan sonraki en önemli kişi Denef'tir. Bırak onun üzülmesini yüzüne düşecek küçük bir gölge bile benim bu dünyayı yakmam için yeterlidir. Onu üzebileceğini düşünen bir insana ne yaparım sen düşün." Kapıya doğru yaklaştığında hızlıca kendimi bahçeye attım. Üstümdeki şala daha bir sarındım. Hafif akşam esintisine rağmen içim cayır cayır yanıyordu. Evet bana aşık değildi belki ama değer veriyordu ve bu adam ne olursa olsun beni bırakamazdı.
Üstüme bırakılan ceketle irkildim. Kafamı kaldırdığımda o ela gözler kalbimi tekrar ve tekrar ısıtmıştı.
"Bu soğukta bahçede ne işin var Denef hasta iken daha da çekilmez oluyorsun" dedi gülen gözlerle ama o an alınmıştım. Gözlerim doldu ve ağlamaya başladım. Şu hormon saçmalığı beni günden güne ele geçiriyordu ve Gurur'a hamile olduğumu biran önce söylemezsem benim deli olduğumu düşünmeye başlayabilirdi. Benim ağlamama şaşırmış bir şekilde gözleri açıldı ve yanıma oturup beni göğsüne çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İpek Dokunuşu
General FictionÇocukluk Aşkı Serisi-1 Kucağımda bana ait olmayan beş yaşındaki erkek çocuğu yanımda beni sevmeyen ilk ve tek aşkımla birkaç dakika sonra dünyaevine girecektim. Bu noktaya nasıl geldiğim önemli değil , önemli olan bu hikaye bitmeden yanımdaki ela gö...