Sabah kalktığımda odada yatağında yatan kızımdan başka kimse yoktu. Doğuma kadar her şey kolaydı. Doğumda da çok zorlanmıştım ama şimdi daha zor günler geliyordu. Kızıma nasıl bir anne olacaktım. Bunu başarabilecek miydim? O küçücüktü. Gurur'la olan sorunlarımızla nasıl büyüyecekti? Nefesimi verdim ve gözünden akan yaşı sildim. Daha şiddetli ağlamaya başladım ve niye olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. İçimdeki birikenler gözlerimden dökülüyordu sanki. Kapı tıklandı ve Gurur içeri girdi.
"Denef iyi misin?" Soru dolu gözlerle bana bakıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Gurur yalnız kalmak istiyorum." Belki de o an en çok ona ihtiyacım vardı ama bu sözler ağzımdan döküldü.
"Ben bıraksam ufaklık seni yalnız bırakacak mı?" Birden daha çok ağlamaya başladım.
"Gurur ben yapamayacağım ben ona iyi bir anne olamayacağım." Hızla yatağa ilerleyip yanıma oturdu.
"Sen benim bu dünya üzerinde gördüğüm en mükemmel annesin Denef. Oğlumuza çok güzel bakıyorsun niye yapamayacağını düşünüyorsun?" Burnumu çektim.
"Gurur, ben onun annesi olduğumda o kocaman bir çocuktu ama Müge küçücük. Ağladığında ne istediğini anlayamasam, altını değiştiremezsem, ya onu uzun süre emziremezsem?" Gülerek yanağımdaki yaşı sildi ve alnımı öptü. Bu ufak dokunuş beni rahatlatmıştı ama kendimi sertçe geri geçtim. O da özür dilermiş gibi bana baktı.
"Ben her zaman yanında olacağım takıldığın her yerde sana yardım ederim söz ama bana ihtiyacın olmayacağına o kadar eminim ki." Dudaklarımı büzüp yine gözlerimi kızımın beşiğine çevirdim.
"Seni seviyorum Denef'im. İyi ki benimlesin. İyi ki çocuklarımın annesisin." Gözyaşlarımı pijamamın koluna sürttüm.
"Şunu sürekli söyleyip durma." Diye kızdım.
"Neyi? Seni sevdiğimi mi? Kusura bakma Denef'im. Bu yapabileceğim bir şey değil. Senin için olsa bile. Artık ömrümün geri kalan her gününde seni ne kadar sevdiğimi tekrarlayacağım. Son nefesime kadar bunu söyleyeceğim ki sen de hiç unutma. Sevgimi kabul etmek sana kalmış ama ben söyleyemediğim her gün için tekrar tekrar söyleyeceğim." Nefesimi verip yatakta dikleştim.
"Bu ufaklık benim halimi tavrımı değiştiriyor ama beni bu cümlelerinle etkileyebileceğini sanma. Gülümsedi ve yataktan kalkıp Müge'nin yanına ilerledi.
"O zaman onunla ciddi bir konuşma yapmamın vakti geldi." Yatağa doğru eğildi.
"Bebeğim annen biraz gergin ama bil ki senin için bu dünyadaki en güzel anne. Biliyorum teşekkür etmene gerek yok. Anneni babaannenler seçti, onlara teşekkür etmelisin. Ben her gün şükrediyorum. Şimdi anneni biraz mutlu edelim olur mu?" Kafasını kaldırıp bana doğru baktı.
"Sana çok güzel bir kahvaltı hazırladım. Birazdan yatağa getiririm olur mu?" kapıya doğru ilerledi çıkmadan bana kısa bir bakış attı ve kapıyı kapattı. Kendimi hızla yatağa bıraktım. Ah Gurur, ne yapıyorsun bana? Affetmeyeceğim işte seni. Kabul edip sen de bana yaklaşmasan olmaz mı? Yaklaşık on dakika sonra Gurur elinde tepsiyle içeri girdi ve kucağıma bıraktı. Omlet, patates kızartması ve tostun yanında taze sıkılmış portakal suyu vardı. Ve papatya çayının kokusu burnuma geliyordu.
"Hepsini yiyeceğimi düşünmedin herhalde?" gülümsedi ve omletten bir parça kesip ağzıma uzattı.
"Yiyeceksiniz Denef Demircioğlu. Hepsi bitecek." Kucağımdaki tepesiye tekrar baktım. Görüntüsüyle bile doymuştum.
"Hepsini yiyemem ama uğraştığın için teşekkür ederim." Gülümseyip saçımı çözdü ve gevşemiş topuzumu tekrar yaptı. Önümdeki saçlarımı kulağımın arkasına itti ve yemeğimi yememi seyretmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İpek Dokunuşu
Genel KurguÇocukluk Aşkı Serisi-1 Kucağımda bana ait olmayan beş yaşındaki erkek çocuğu yanımda beni sevmeyen ilk ve tek aşkımla birkaç dakika sonra dünyaevine girecektim. Bu noktaya nasıl geldiğim önemli değil , önemli olan bu hikaye bitmeden yanımdaki ela gö...