Sonunda bir sonraki gün çıkış işlemlerimizi tamamlamıştık. Hastane kokusundan bezmiştim ve eve dönmek için sabırsızlanıyordum. Annemler biz geldiğimizde evdeydi. Bir haftalık yemek yapmışlardı ve çok oturmadan yorgun olduğumuz düşünüp gitmişler, yarın uğrayacaklarını söylemişlerdi. Gurur beni yukarı odamıza çıkardı."Duş almak istiyorum Gurur." Dedim sesim azıcık çatlayarak. Kafasını salladı ve beni ebeveyn banyomuza doğru götürdü. Ege'yi uyutacağını söyleyip odadan çıktı. Gurur çıktıktan sonra üstümü çıkarıp duşa girdim ve yere oturdum. Ellerimle onun bıraktığı yaraların üstünden geçtim. Vücudumu çok pis hissediyordum. O adamın dokunuşunu her bir yarama dokununca hatırladım ve gözyaşlarıma engel olamadım. Gurur uzun süre çıkmamamdan korkup kapıyı çaldı. Onun bu kadar hassas oluşu beni daha çok ağlattı. Hıçkırıklarımı duyunca içer girdi.
"Denef izin ver yanına geleyim. Söz veriyorum sadece yüzüne bakacağım." Ağlayarak onu onayladım. O ise duşun kapısını açmış yerde beni görünce üstündeki kıyafetlerle içeri girmişti. Kollarımı dizlerime dolayıp top halini aldım.
"Denef ne oldu güzelim?" sesi çok üzgün çıkıyordu.
"O adamın dokunuşlarını hatırladım Gurur. Kendimi çok pis hissediyorum." Gurur kafasını iki yana sallayıp yüzümdeki suları itiyordu.
"Değilsin ipek böceğim. Sen tertemizsin. Bana bak Denef, gözlerimin içine bak." Kafamı kaldırdığımda onun sımsıcak gözlerini gördüm.
"Bir daha ağlamanı istemiyorum tamam mı? Şimdi seni güzelce yıkayalım olur mu?" kafamı salladım ve utanmadan vücudumu köpüklerken onu izledim. Yara izlerimin üstünden yumuşacık geçiyordu. Dizimdeki kurumuş kanları parmağıyla nazikçe ovaladı. Tıpkı ağaçtan düşen çocuğuna sevgi gösteren bir baba gibiydi. O an ona bir daha aşık oldum. İçindeki merhamete de aşık oldum. Ardından ise beni güzelce duruladı. Hareketlerinin hiçbiri cinsel değildi. Sadece merhamet ve verdiği değerle hareket ediyordu. Sonra beni havluya sarıp yatağa götürdü ve üstünü değişip yanıma döndü. İç çamaşırlarımı giyinmem için verip havlu almaya gitti. Döndüğün yatakta onu bekliyordum. Elindeki havluyla saçlarımı nazikçe kuruladı ve tarakla taradı. Üstüm ayıcıklı pijamalarımı giydirip saçlarımı kuruttu.
"Keşke örgü örebilseydim." Gözümden bir damla yaş aktı.
"Kızın olunca öğrenirsin." Gözyaşımı parmağıyla sildi.
"Kızım olması düşüncesine mi ağlıyorsun?" dedi şaşırarak. "Bundan sonra kaç tane daha çocuğum olur bilmiyorum ama bütün evlatlarımı bana sen vereceksin ipek böceğim." Gülümsedim.
"Ne kadar harika biri olduğunu tekrar fark ettim de duygulandım." Elleri yüzümde dolaştı.
"Kızımız çok şanslı olacak Gurur, tıpkı abisi gibi." Beni göğsüne çekti ve saçlarımın arasını öptü.
"Evet çünkü ikisinin de annesi sensin." Yatağımıza yattık ve Gurur beni iyice sarıp sarmaladı.
"Çok şanslıyım Denef. Seni bulduğum için o kadar şanslıyım ki." Ellerimi yüzünde gezdirdim ve dudaklarını öptüm. İlk defa acaba ne düşünür diye korkmuyordum. Artık onun yanında rahattım.
Dudaklarımızı ayırdığımızda saçlarımı okşadı ve alnımı öptü. Burnumu yanağına sürttüm ve kokusunu içime çektim.
"Sen benden daha güzel kokuyorsun." Dediğimde kıkırdadı.
"Allah Allah. Ne kokuyormuşum?" Dedi gülerek.
"Biraz karamelli bir koku biraz da oğlumuz." Gözlerinin içine baktığımda karamel kokusunu o ela gözlerden geldiğine emindim. O da saçlarımın kokusunu içine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İpek Dokunuşu
Ficción GeneralÇocukluk Aşkı Serisi-1 Kucağımda bana ait olmayan beş yaşındaki erkek çocuğu yanımda beni sevmeyen ilk ve tek aşkımla birkaç dakika sonra dünyaevine girecektim. Bu noktaya nasıl geldiğim önemli değil , önemli olan bu hikaye bitmeden yanımdaki ela gö...