Sabah kalktığımda Gurur hala yoktu. Neredeydi bilmiyorum. Nefesimi verip ayaklandım ve mutfağa yöneldim karnım çok acıkmıştı. Hızlı bir kahvaltı ettim ve okuduğum kitaba yönelip vaktin geçmesini bekledim. Pınar anne bugün Ege'yi bırakmak için gelecekti ama biraz geç kalmıştı. Tam saati kontrol ederken kapı çaldı. Kapıyı gülerek açtım ama daha sonra yüzüm asıldı.
"Hoş geldin annecim, hoş geldin prensim." Dedim Pınar anneye ve oğluma yanlarındaki Burçin'e gözümü bile değdirmiyordum. Eğilip Ege'me sarıldım.
"Hoş bulduk annem, seni çok özledim." Dedi canım oğlum. Saçlarını öptüm. Bir gün içinde onu ne kadar çok özlemiştim. Sıkı sıkı sarıldım.
"Hoş bulduk kızım. Burçin'i de getirdim aranızdaki sorunları artık düzeltin diye. Küçükken hepiniz çok yakındınız." Derin bir nefes verdim. Anne bu kadın kocamı istiyor aramızdaki sorunları nasıl halledelim?
"Bunun için poğaça bile yaptım." Dedi gülümseyerek. Gözlerimi devirdim ve içeri geri döndüm. Pınar anne çay koymuştu. Biz de salonda oturuyorduk.
"Denef ben gerçekten özür dilerim. Gurur'un sensiz mutlu olamayacağını ben de fark ettim." Ne bekliyordu onu affetmemi mi?
Aşağı inen oğlumla onu yanıtsız bıraktım. Elinde bir hediye paketi vardı. Kendi paketlediği belliydi. Kapıdan girerken de arkasında bir şey saklıyordu.
"Anne bunları Müge'ye aldım." Benden açmamı istediğinde paketi özenli bir şekilde açtım. İçinde çok tatlı bir emzik vardı. Üstünde Müge yazıyordu. Altında ise bir zıbın vardı. Üstünde abimi çok seviyorum yazıyordu. Gözlerim doldu.
"Müge en çok beni sever değil mi anne?" gözümdeki yaşı hızla sildim ve onu yanıma oturttum.
"Bundan o kadar eminim ki Ege, sen dünyanın en iyi abisi olacaksın ve kardeşini çok seveceksin." Karnımı okşayıp Müge'ye yaptıklarını anlatmaya başladı. Bana ilgisi tamamen kesilmişti. Artık odak noktası hep kardeşi olacaktı. Gülerek onu izledim. Kafamı çevirdiğimde Burçin de gülerek bize bakıyordu. Pınar anne elinde çaylar ve poğaçalarla geldi. Teşekkür edip yanımdaki sehpaya koydum. Pınar anne poğaçadan bir ısırık aldı.
"Eline sağlık kızım çok lezzetli olmuş." Ağzım sulanmıştı. Poğaça çok severdim. O yaptı diye yemeyecektim ama dayanamayıp ben de poğaçadan koca bir ısırık aldım. Lokmayı yuttuktan sonra çayımı da içtim. Ardından midemde bir yanma hissettim. Nefesim kesiliyor gibi oldu.
"Denef ne oldu, kötü gözüküyorsun?" annem yanıma geldi. Ama ben nefes almaya çalışıyordum. Annem hemen ambulansı aradı.
"Kekik mi koydun içine?" Pınar anne de şok olmuş bir şekilde ona baktı.
"Ben, ben alerjisi olduğunu unutmuşum. Küçücük koymuştum." Nefesimi tekrar yerine getiremiyordum.
"Anne?" dedi Ege korkuyla ona tepki vermeye çalışıyordum ama başaramıyordum. En son hatırladığım şey annemin kapıya doğru koştuğu ve Burçin'in kulağıma "Oyun bitti Denef. Sobelendin. Artık Gurur da çocuklarınız da benim oldu." demesiydi. Savaşacaktım. Gözlerim kapanmadan bunu düşünmüşüm. Çocuklarımı bu şeytana bırakmayacaktım. Gurur, Burçin'den sonra sıra sana da gelecek.
Gurur DEMİRCİOĞLU
Annemin aramasını aldığımda arabanın içinde uyandım ve hızla hastaneye sürdüm. Allah kahretsin. Denef'ime bir şey olacak mıydı? Kızımıza bir şey olacak mıydı? Hastaneden koşar adım girdim ve üç katı koşarak çıktım. Herkes kapının önünde ağlıyordu.
"Anne, anne." Sıkıca ona sarıldım. Gözümde biriken yaşlar ise bağımsızlığını ilan etmişti.
"Denef nasıl, Müge nasıl? Nasıl oldu?" annem nefesini verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İpek Dokunuşu
Ficción GeneralÇocukluk Aşkı Serisi-1 Kucağımda bana ait olmayan beş yaşındaki erkek çocuğu yanımda beni sevmeyen ilk ve tek aşkımla birkaç dakika sonra dünyaevine girecektim. Bu noktaya nasıl geldiğim önemli değil , önemli olan bu hikaye bitmeden yanımdaki ela gö...