Keyifli okumalar;*FARA ÖZSOY
...Kafamı kapıya çevirdim. Ağızım kulaklarıma varıncaya dek sırıtırken oturduğum sandalyeden hızlıca kalkıp "Mehmet" diye bağırdım. Yürüyüp doğrudan yanıma geldi ve beklemeden sarıldı kollarımı ona sıkıca sararken kıkırdıyordum. Ayrıldığımızda saçlarımı karıştırıp Şevvalin yanına adımladı , sarıldıklarında güldüm. Barışa dönüp "geçen sene Şevval'in Mehmet'e 'sana sarıldığım gün dünyanın sonu gelmiş demektir'dediğini hatırlıyor musun?" Gülüp kafa salladığında kahvesini alıp Şevvalin yanına ğeçti . Mehmet gelip yanıma oturduğunda elleriyle yüzümü avuçlayıp "Aman da aman büyümüşmüsün sen?" Yüzümü buruşturup geri çekilmeye çalıştım. Çırpınmalarım sonucu nihayet yüzümü bıraktığında gülümseyip yüzümü ovuşturdum. Önümdeki henüz bir çatal yediğim çikolatalı pastaya bakıp konuşmaya devam etti "vazgeçtim hala bıraktığım kadar çocuksun" "holo boroktoğom kodor çocokson" taklidini yaptığımda kahkaha atıp eliyle saçlarımı yüzüme çekti. Sinirle saçlarımı düzenlemeye çalışırken çatalımı aldığını farkettim, ne yapacağını anlayınca hızla kollarımı pastama siper ettim . Kolumu tutup beni kolayca geri çekti ve pastamdan bir çatal aldı . "Ya" diye cırladım, pastam çoktan ağzındaydı. Somurtup elindeki çatalı aldım. Önüme dönüyordum ki siyah adamla gözlerimiz çakıştı. Herzamanki gibi kaşları çatıkken bize doğru yaklaşıyordu. Gözlerim kocaman olurken kalp atışlarım çoktan hızlanmaya başlamıştı bile. Beni kovmak için mi geliyordu? Masamızın hemen dibine geldiğinde Şevvalin şaşkınca "oha" sesi çıkardığını duydum fakat gözlerimi siyah adamdan çekmedim. Mehmetin arkasından geçip dibimde durduğunda nefes almayı artık bırakmıştım.
Birşey söylemeden bana arkasını dönüp hemen arkamızda, arada bir adım mesafe olan masaya eğilip metal olduğunu farkettiğim birşey bıraktı, muhtemelen kaşık ya da çataldı. Bana gelmediği için rahatladığımda derin bir nefes verdim. Masadan doğruldu ve yüzüme bile bakmadan tezgaha ilerledi. Rahat bir nefes alıp Şevvale baktım "Niye' oha 'dedin?" Anlamsızca yüzüme baktı bir süre daha sonra ne sormak istediğimi anlamış gibi kafasını salladı "elindeki çatalı sana getiriyor sandım" elimde tutuğum çatalı ona gösterdim "çatalım var bana niye çatal getirsin" hemen ardından pastamdan bir çatal aldım . Masaya gelen kız Mehmetin siparişini alıp masadan uzaklaşırken Mehmet bana dönüp "ne iş?" dedi. Anlamadığımı belli edercesine suratımı buruşturduğumda tezgahı işaret etti. Kafamı çevirdiğimde siyah adamı gördüm Savaşla konuşuyordu "hiç, sadece onunla arkadaş olmaya karar verdim" sorgularcasına tek kaşını kaldırdı "Onun bundan haberi var mı? " kafamı olumlu anlamda salladım. "Elbette onunla arkadaş olma yolundayız" Yalan söylemiş sayılmazdım , siyah adama onunla arkadaş olmak istediğimi söylemiştim . Beni kovmuş olması durumu bilmediği anlamına gelmezdi herhalde , "o zaman soruyu değiştiriyorum onun da seninle arkadaş olmak istediğinden emin misin?" Yutkundum. İstemediği bariz bir gerçekti , İyi de Mehmet istemediğini nasıl anlamıştı ? Barışla gözlerimiz çakıştığında cevabı da bulmuş oldum.
Mehmete dönüp "herşeyi biliyorsun, öyle değil mi?" kafasını sallarken barışa dönüp ölümcül bakışlarımı atmaya başladım. Masanın altına girme derecesine kadar kadar aşağı kayınca dayanamayıp güldüm madem herşeyi biliyorsun niye beni sorguya çekiyorsun?" "Benimle konuşurken bana bakmanı tercih ederim" mehmetin sesiyle siyah adama bakmayı bırakıp ona döndüm "pekala Mehmet bey , isteğiniz benim için onurdur" söylediklerime Şevval'le benden başka gülen olmamıştı. Somurttum. Mehmet'in omzuna vurup "ne duymak istiyorsun?" dedim. "Bir falcı saçmalığına inanmadığını duymak istiyorum" "niye bukadar büyütüyorsunuz ? Sanki ilk kez biriyle arkadaş olacağım. " "'Biri uğruna gururunu hiçe sayan her kız benim gözümde namusunu yitirmiş kızdan farksızdır ' bu söz senin altın sözün değil miydi ? Peki senin bu yaptığına ne deniyor ? " Sözlerinin altında ezilirken , duyduklarımı sindirmek için kendime birkaç saniye tanıdım . Hemen ardın dan ise sakin tutmaya zorladığım sesimle konuştum. "Öncelikle sözümü eksik söyledin ' aşkları uğruna gururunu hiçe sayan her kız namusunu yitirmiş bir kızdan farksızdır, benim gözümde' evet bu benim altın sözüm. Fakat ben ona aşık olmaya çalışmıyorum zira aşka inanmadığımı bu masadaki herkes biliyor. onunla arkadaş olmaya çalışıyorum ve evet bu yaptığım gurursuzlukta olsa çabalamaya devam edeceğim. Bu süreçte arkamda olup destek olmanızı umuyorum çünkü önümde olmanız ona ulaşmamı engellemez. " "Kararını çoktan verdi Mehmet boşuna uğraşma ancak ağzın yorulur" Barışa döndüm .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ DEĞİŞİM
Teen Fiction"Ben siyahsam ve sen beyazsan temizlenen taraf ben olmam ,kirlenen taraf sen olursun" "Neden ben oluyormuşum?" "Çünkü baş belası ,bir beyaz siyaha ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın asla tamamen beyaz olmaz , ancak siyah rengi bulandırır beyaz...