Çıkarlar girdiğinde ilişkiler biter...
FARA ÖZSOY
Karnım çişimi tutmaktan davul gibi ağrırken gözlerimi araladım. Uyku arasında tuvaletimin gelmesinden daha kötü çok az şey vardı şu hayatta. Arabada olduğumu farkkettiğimde kafamı diğer tarafa çevirdim. Demir bana bakıyordu ve araba oturduğum sitenin önünde durmuştu, "saat kaç?" dedim uykudan uyandığım için çatallaşmış sesimle. Cidden sahilde uyuya kaldığıma inanamıyordum, daha utanç verici olansa Demir'in beni kucağında arabaya kadar taşımasıydı. ' ilk seferimiz değil' iç sesim beni gülümsetirken Demir'e döndüm. Kolundaki şık saate baktı "03.45" gözlerim ayrılırken "beni niye uyandırmadın?" Dedim. "Uyanmadın" bu geçerli bir sebepti, "başına bela olduğum için özür dilerim" omuz silkti, çişim artık karnımı patlatacakmış gibi hissederken "eve getirdiğin için de teşekkür ederim, yarın okulda görüşürüz" deyip arabadan indim. Siteye girdiğimde koşarak eve ilerledim altıma yapmak üzereydim. Kapıyı çaldığımda anında açıldı, babamı karşımda görmek beni şaşırtırken "baba" dedim şaşkınlıkla. "Seni merak ettim uyuyamadım." Dudak büzdüm adama haber bile vermemiştim "haber vermediğim için özür dilerim" gülümsedi "sorun değil eğlenirken aramayı düşünemezdin. Ayrıca elbise yakışmış"
"Teşekkür ederim ama altıma yapmak üzereyim baba" kıkırdayarak aşağı kattaki banyoya girdim. Ellerimi yıkamak için aynanın karşısına geçtim rahatlamış bir edayla kendime bakarken "iki litre işedim herhalde" dedim kendi kendime." Hemen ardından ellerimi yıkadım, yüzüme de birkaç avuç su çarpıp banyodan çıktım.Babam birkaç adım uzağımda bekliyordu gidip kollarımı ona doladığımda beni sıkıca sardı. 'Bu hayattaki en güzel adamlar' adında bir kitap yazmış olsaydım babamın ismini kapağına altın harflerle yazdırırdım. "Acıktın mı?" Kıkırdadım "tok olduğum birgün var mı ?"
"O halde baba sandviçi?
"Oo varımm"
Dolaptan portakal suyunu çıkarıp bir bardağa doldurdu ve önüme bıraktı. Ondan koca bir yudum alırken babam sadviçin malzemelerini kesiyordu. "Mehmet dönmüş" 'sadeviç= sorgu' dedi iç sesim. "Evet" domatesi doğramayı bırakıp bana döndü "Nasıl hissediyorsun?" Bunca işinin arasında beni düşünüyor olması kalbimi okşarken "mutluyum" dedim, şu sıra yaşadığım kalp kırıklıklarımı görmezden gelerek. Malzemeleri ekmeğin içine yerleştirirken dayanamayıp konuştum. "Baba, canımdan çok sevdiğim arkadaşlarım var. Ben onlar için elimden gelen herşeyi yapıyorum ama ben başka bir arkadaşlık kurmak istediğimde buna engel olmak isiyorlar belki iyiliğimi istiyorlar fakat kırılıyorum. Onları çok seviyorum ama iç geçirdim nebileyim" sadeviçi bir tabağa bırakıp önüme koydu. Dudaklarını saç diplerimde hissederken gülümsedim. "Çok güzel arkadaşlık ilişkisi kuran birisin Fara. Eğer buna mani oluyorsa seninde şüphelerinin artması normal." Ben çoğul konuşurken o direkt Mehmet'ten bahsediyordu, beni tanıyordu. "Kimse senden daha önemli değil bunu bil ve buna göre yaşa. Eğer Mehmet hala duygularını kontrol etmeyi öğrenememişse onunla görüşmeyi kes. Ben kızımı birdaha o halde görmek istemiyorum." Şaşkınca suratına bakakaldım, babam ilk defa benimle bu kadar açık konuşuyordu. "Bakma öyle , yeniden üzülmeni istemediğim için söylüyorum"
Kafamla onayladım , ağzımdaki lokmayı yuttuğumda "Mehmet'in bana karşı hisleri olup olmadığından emin değilim. Yani bunu ondan açıkca duymadım , fakat Barış Mehmet'ten daha çok sıkıyor beni. " Kaşları çatıldığında burukça gülümsedim "Mehmet'in yeniden gitmesini istemediği için benim kimseyle görüşmemi istemiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ DEĞİŞİM
Novela Juvenil"Ben siyahsam ve sen beyazsan temizlenen taraf ben olmam ,kirlenen taraf sen olursun" "Neden ben oluyormuşum?" "Çünkü baş belası ,bir beyaz siyaha ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın asla tamamen beyaz olmaz , ancak siyah rengi bulandırır beyaz...