Kötülüğün içinde iyilik veyahut iyiliğin içinde kötülük, okuduğum kitaplar sayesinde bu tarz insanlar çok tanıdım fakat gerçek hayatta karşıma çıkabilmesi mümkün olmayan şeyler sanırdım, onu tanıyıncaya dek...
KEYİFLİ OKUMALAR
"Fara" dedi Şevval kollarını bana sararken , birşey demeden bekledim sadece çektiğim vicdan azabı ağzımı açıp tek bir laf ettirmiyordu. Ne zamandan beri insanlarda bu denli yaralar açıyorsun Fara Özsoy ? İç sesim yine tüm acımasızlığını konuşturuken söylediklerinden çok haklı olması canımı yakıyordu . O da beni çok kırmıştı ama kendi üzüntümle onunki kıyaslanamazdı. Ya da ben kıyaslamazdım çünkü biri bana zarar verdiğinde benimde ona zara vermem yerine onu affetmeyi öğrenmiştim ailemden. Bugüne kadar hep uygulamıştım da bu teoriyi Eren bana zarar vermesine rağmen , onunla konuşurken canını yakmamak için kelimelerimi seçiyordum. Büyüdükçe zalimleşiyor musun Fara Özsoy? Kalbimi biri avuçlamış sıkıyordu sanki. Eğer zalimleşeceksem büyümek istemezdim...
"Hadi fara kalk artık eve gidelim" kafamı dizlerimden kaldırmadım, sanki yüzüm dizimden kalkınca tam karşımda söylediklerimi yüzüme vurmak için bekliyormuş gibiydi. Ve duyuldu onun sesi "yolun ortasında ağlamak keyifli mi baş belası?" Yüzümü dizlerime biraz daha gömdüm. Peşimden niye gelmişti? Bu ancak kendimden daha çok nefret etmeme sebep oluyordu farkında mıydı? Ya da bunun için mi gelmişti? Şevvalin kolları çekildi bedenimden, hemen ardından onun eli kavradı kolumu . Kokusundan anlamıştım o olduğunu, kokusunu alınca daha çok ağlamak istedim. Özlemiş miydim onu? Onu bu denli kırmışken özlemeye hakkım var mıydı? Eli bedenimi yukarı çekerken kafamı dizlerimden kaldırıp ayağa kaltım. Kolumu bıraktığında bir adım geri çekilip doğrudan kaldırımla süslenmiş zemine diktim gözlerimi ağlayarak. Söylediklerimden sonra yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Yanımdan bir gölge uzaklaştı, Şevval bizi yalnız bırakıyordu. Gitmemesi için yalvarmak istedim ,o burda olursa söylediklerimi yüzüme vurmazdı belki. Bunu kaldırabileceğimi sanmıyordum. "Niye yüzüme bakmıyorsun baş belası?" Yutkundum ağlamam şiddetini arttırıyordu. Eli çenemi tuttu nazikçe ve kaldırdı, hızla bir adım geri çıkıp başımı daha çok eğdim. Onu bu kadar kırmama rağmen niye bana şevkatli davranıyordu? Yutkundum tekrar "k..kötü biri değilsin, ö..özür dilerim söylediklerim için" dedim sesim titreyerek hemen ardından arkamı dönüp koşarak uzaklaştım ordan. Şevval arkamdan onu beklemem için bağırırken dinlemeyip koşmaya devam ettim kaçtığım vicdanımdı ...
Sitenin ,içine girip evin önüne gelinceye dek hiçbir şey düşünmeden koştum. Koşmayı bıraktığımda kendimi yere atıp soluklandım, eve giremezdim çünkü anahtar çantamdaydı ve çantamda cafe de , Şevvalin alacağını ummaktan başka çarem yoktu. Uzaktan Şevval'in sesi duyuldu "Allah belanı versin . ben hergün bu kadar koşsam tığ gibi kalırdım" onu umursamayıp elindeki çantama diktim gözlerimi, eve girip hiçbir şey düşünmeden uyumak istiyordum, uyuyamayacağımdan emin olsam da .
Şevval yanımda durduğunda oturduğum yerden kalkıp elindeki çantamı alıp içinden anahtarı çıkardım. Eve girdiğimizde kapıyı kapatıp güzelce kilitledim ve doğrudan odama çıktım. Şevval arkamdan beni banyoya doğru iterken konuştu "git pijamalarını giy dertleşeceğiz" hemen ardından benimle birlikte banyoyu geçip kıyafet odama girdi ve kendine pijama seçti.
yatağa oturup sırtımı yatak başlığına yasladım. Şevval önüme oturup dertleşmeyi başlattı. "Niye ağlayarak gittin?" Sesli nefesimi bırakıp konuştum "söylediği şarkıyı farketmedin mi? Ona kötü biri olduğunu ben söyledim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ DEĞİŞİM
Jugendliteratur"Ben siyahsam ve sen beyazsan temizlenen taraf ben olmam ,kirlenen taraf sen olursun" "Neden ben oluyormuşum?" "Çünkü baş belası ,bir beyaz siyaha ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın asla tamamen beyaz olmaz , ancak siyah rengi bulandırır beyaz...