KEYİFLİ OKUMALAR
SİYAH ADAMDAN:
Duyduğum sesle gözlerim açıldı. Ses aşağıdan gelmişti, yanımı döndüm, baş belası yoktu, ya gitmişti ya da şuan aşağıda evimi başıma geçirme niyetindeydi. Komidinin üzerinde duran telefonumu eşofmanımın cebine bırakıp aşağı indim, mutfaktan duyduğum dolap kapaklarının açılıp kapanma sesleri üzerime mutfağa ilerledim. Hırsız olabilir miydi? Kapı eşiğine geldiğimde gördüğüm manzara afallamama neden oldu. Baş belası tezgahın üzerini birkaç malzeme çıkarmış ve tüm dolapları açıp kapıyor, muhtemelen birşeyler arıyordu. Kapıya yaslanıp izlemeye koyuldum. Kulağında tuttuğu telefonu tezgaha bıraktığında karşıdan bir ses duyuldu "kuzum buldun mu tüm malzemeleri?"" Bir dakika Ayşe teyze" diye bağırdı buz dolabından birşeyler çıkarırken hemen ardından aldıklarını diğer malzemelerin yanına bıraktı. Beni farketmemişti bile, "tamam dediğin bütün malzemeleri buldum Ayşe teyze" karşı taraftan ses gecikmedi "tamam kuzum iki soğanı soy ve doğra" bu kadın bana anlattığı evdeki hizmetçileri miydi? Oğlu onu bu kadar rahatsız ederken annesiyle bu kadar samimi miydi yani? Sesimi çıkarmadan izlemeye devam ettim, beni ne zaman farkedeceğini merak etmiştim.
ellerini yıkayıp tekrar malzemelerin yanına geldi , soğanı eline alıp manasızca baktı , kaşlarımı kaldırdım soğana öyle bakmasının bir açıklaması olmalıydı "Ayşe teyze nasıl soyacağım" elimi başıma götürdüm , cidden düşündüğümden çok daha fazla aptaldı. "Kuzum bıçağı al eline yavaş yavaş soy dikkat et elini kestirme " "doğru" dedi kendi kendine hemen ardından tezgahın üzerinde duran bıçak setinden en büyüğünü aldı , "ay bu bıçak çok ağır" gözlerimi devirdim , küçüğünü almayı akıl edemeyecek kadar aptal mıydı gerçekten "kuzum küçük bıçak alsaydın" başını sallayıp başka bir bıçak aldı, soğanı tahtaya bırakıp bıçağı ortasına soktuğunda tekrar konuştu "ay Ayşe teyze bu soyulmuyor" gülümsemeden edemeden , surat ifadeleri çok iyiydi "Fara sen biryerini kesecek gibisin kapat ben Ebruyu arayayım da gelsin iki dakika koyu versin çorbayı" gözleri kocaman olurken "olmaz " dedi panikle "b.ben hallederim,yorulmasın Ebru abla" "yok kuzum ne yorulacak sanki uzak biryer gelir hemen beş dakika, Şevvalgilin aşçısı da izin alacak günü bulmuş" "Ayşe teyze" dedi panikle "ben kendim yapmak istiyorum hem şey, şey Şevval Ebru ablayı sevmez yani , yani sever de hastayken kapıyı kimseye açmaz" kahkaha atmamak için elimle ağzımı kapattım. Baştan ayağa kızarmış ve ne diyeceğini şaşırmıştı. Gerçekten yalan konusunda hiçbirşey bilmiyordu "Fara vallahi sen bana yalan söylğyorsun" suratını buruştururken "nerden anladın" dedi. Göz devirdim "nerdesin hemen anlat bana " "Şevva.." "yalan söyleme bana sevgilin mi var senin? " Gözleri kocaman açılırken "sevgilim değil " dedi. "Kim ozaman" "ya Ayşe teyze benim bir arkadaşım Şevval mi ? Birsürü arkadasim var " "ne zaman dan beri çıkıyorsunuz? Kız hiçte birşey söylemedin vallahi ömrünün sonuna kadar kimseyle sevgili olamaz bu diyordum beni şaşırttın" şaşkınlıktan ağzı açılırken, gülümsemem genişledi şapşal halleri sirkleri aratmıyordu mübarek "Ayşe teyze sevgilim yok olmaz da sen şimdi bana şu tarifi veriyor musun? Vermiyormusun? Onu söyle" "tamam tamam ben seni nasıl olsa bir köşeye çekerim , soğanı tepesinden kes soymaya başla" göz devirip soğandakı bıçağı cıkarıp soymaya başladı.
gözlerinden yaşlar akarken burnunu çekti "Ayşe teyze iki tane soymak zorundamıyım?" "Evet evet iki tane soy" tekrar burnunu çekip diğer soğanı aldı eline, bir soğanı on dakikada soyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ DEĞİŞİM
Ficção Adolescente"Ben siyahsam ve sen beyazsan temizlenen taraf ben olmam ,kirlenen taraf sen olursun" "Neden ben oluyormuşum?" "Çünkü baş belası ,bir beyaz siyaha ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın asla tamamen beyaz olmaz , ancak siyah rengi bulandırır beyaz...