are you scared? 'cause I am, too
Odamın kapısını kilitlediğimden emin olduktan sonra penceremin hemen altında kalan minderlere çöküp, ellerimle dizlerimi sardım.
Havanın soğukluğu üzerimdeki kapüşonlu hırkayı sonuna kadar çekmemi sağladı. Mevsimler yeni değiştiği için henüz peteklerimiz yanmıyordu bu yüzden ellerimi ovuşturarak üşümemi geçirmeye çalıştım.
"Yine köşene geçmişsin."
Gündüz'ün ezen ses tonuna aldırış etmeden diğer minderin altında kalan eskimiş parkeyi yavaşça çıkardım. Parkenin boşluğuna sakladığım koyu yeşil, metal kutuya ulaştığımda ise büyü şimdiden başlamıştı.
"Gerçekten aptalın tekisin."
Ona hiçbir tepki vermedim, metal kutunun içindeki sardığım haplardan birini dilimi çıkartıp üzerine koydum ve görevlerini yapmasına izin verdim. Görevleri hayalet kardeşimi silip, beni çok mutlu etmekti. Bağımlı olduğumu düşünmüyordum bunun yerine daha hoş bir kelimem vardı, ihtiyaç duyan.
Çok az bile olsa yalnız kalmaya ihtiyaç duyan.
Sürekli yalnız olmak nasıl yoruyorsa aynı şekilde yoruyordu biriyle sürekli birlikte olmak. Gündüz etrafımı saran toz bulutunun içinde kayboluyorken söylediği tek şey acınası olduğumdu.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da haklıydı.
Uyuşturucu içmemem gerektiğinin bilincindeydim ancak fazla seçeneğim yoktu. Çünkü eğer benim hayatımı yaşamak zorunda kalsaydınız sizi temin ederim ikinci gün bileklerinizi kesmek isterdiniz.
Tabi korkak değilseniz.
Ben korkağın tekiydim bu yüzden Gündüz'ün sürekli duyduğum, benim hakkımdaki olumsuz düşüncelerine ve intihar teşvikine karşı hâlâ bir kez bile kendimi öldürmeyi denememiştim.
Anlayacağınız ne ölmek istiyordum ne de yaşamak.
Şükür ki fazla çaba sarf etmeme gerek kalmadan ortasını bulmuştum. Gerçek olmayan bir bulutun içinde hayatımın kendime göre en huzurlu dakikalarını geçiriyordum. Bunun büyük yanılgı olduğunu biliyordum, uyuşturculardan medet ummanın acınası olduğunu da. Ama gelin görün ki gram umrumda değildi.
Tavanımdan aşağı düşen altın pullara ağzım kulaklarımdayken baktım. Keşke sonsuza kadar sürseydi. Sonsuza kadar sürmesi için her şeyi yapabilirdim.
Sürmeyeceğinin farkında olarak anı yaşadım ve tadını çıkarttım. Annemle babamı sürekli üzdüğümü, gözükmeyen kardeşimin gerçek olup olmadığıyla ilgili tüm kavgalarımı, hayatı hak etmediğimi, gelecek kaygımı hepsini unuttum.
Tek elimi dudaklarıma çıkarttım, okşadım.
Kendimi dünyanın sahibi gibi hissettiğim o son saniyelerde neredeyse mutluluktan delirecek olmama bayılıyordum. Tüm gün içinde yayılması gereken mutluluğu birkaç dakikada yaşamak zorundaydım. Gözümün önünden geçen yılana benzeyen rüzgârı ellemeye çalıştım. Ona dokunmak harika olabilirdi ama başaramadım.
Güldüm, güldüm, güldüm.
Ve sonunda sihir yavaş yavaş bitiyorken ellerimi kendime sardım, gözlerimi yumdum. Son etkisine kadar hepsini ruhuma aktarabilmek için çaba gösterdim.
Gündüz'ün turuncu gözlerinin tekrar karşımda olduğunu hissettim ancak biraz daha görmemek için gözlerimi açmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my brother
Teen Fiction"Ancak bu şekilde çözülebilir kardeşim. Birimiz varsak diğeri yok." Homofobik olmayan, herkesin eşit haklara sahip olduğu güzel bir dünyada geçmektedir.