8

9.1K 944 658
                                    

"We are actually living in a million parallel realities every single minute."
-Marina Abramovic

GEÇMİŞ

Hazer kendisine tezahürat yapanların arasından geçiyorken ağzı kulaklarına varıyordu. Mavi gözleri görmek istediği bedeni bir süre kalabalıkta aradı ve bulamayınca olabileceği tek yere gitti.

Başta buraya gelmemesi hataydı zaten.

Kütüphaneden başını uzattığında Atlas'ı direkt görmüştü. Çocuk üzerindeki büyük turuncu kazakla, yeşil kapaklı bir kitap okuyordu.

Hazer çocuğun almış olduğunu görünce daha geniş sırıttı ve arkasına sakladığı kupayla sessizce yürüdü. Masasına çöktüğünde gür sesiyle bağırdı.

"Atlas!"

Atlas yüksek sese karşı oturduğu sandalyede irkilmiş, karşısında otuz iki diş sırıtan Hazer'e dönmüştü. Korkudan kalbi gümbürdüyordu.

"Şşt! Sessiz olsana."

Hazer kısaca omuz silkip arkasında sakladığı kupayı masanın üstüne koydu ve "Olamam çünkü ben şampiyonum." dedi.

"Şampiyonlar kütüphanede ses çıkartabilir." Kendisine göre bu savunması olağanüstü derecede haklıydı.

Atlas onun bu üç yaşındaki hallerine alışkındı. Başını iki yana sallayıp hafifçe güldü.

"Sana çok kırgınım beni izlemeye gelmedin. Hadi arkadaşlığımızı geçtim yaptığın okul ruhuna da çok ters."

Arkadaşlık kelimesi Atlas'ın yüzündeki hafif gülücüğü direkt silmişti.

"Sınava çalışmam gerekiyordu."

Kısaca geçiştirmeye çalışmasına Hazer tabi ki izin vermeyecekti.

"Benden değerli mi sınavın?"

Atlas ciddi suratıyla hiç düşünmeden  "Senden..." dediğinde susmuştu. Düşünmeden konuştuğu zamanlar kendinden nefret ediyordu. Devamını getirebilmek için birkaç saniye tüm gücünün toplanmasını bekledi.

"Senden hiçbir şey değerli değil."

Hazer aldığı iltifata karşı sahte bir duygulanma ifadesi yolladı çocuğa. Elini kalbine koyup dudaklarını büzmüştü. Bu, Atlas'ın bazen gizleyemediği duygularını görmezden gelmek için bulduğu yollardan biriydi.

Mavi gözlü çocuk aklına gelen şeyle masaya iki kez vurup sırıttı. "Bil bakalım maç çıkışı ne oldu!"

Atlas hem korkarak hem de merakla, "Ne oldu?" diye sorduğunda kalbi ağzındaydı.

"Beni öptü."

Kimden bahsettiğini hemen anlamıştı Atlas. Yeni kız biriciğini öpmüştü. Şu okullarına nakil olalı henüz üç hafta olan yeni kız.

Bu üç haftada Hazer sürekli bu kızı yanlarında gezdirmişti. Atlas onu kızdan deli gibi kıskanıyordu ve çok korkuyordu. Daha önce hiçbir kıza karşı yeni öğrenciye olduğu gibi heyecanlı olmamıştı Hazer.

Sürekli dilinde ondan ilk gördüğü andan itibaren hoşlandığı vardı. Ve ekliyordu da; "Onunla evlenecek değilim ama biraz çıksak güzel olurdu."

"Öptü mü?"

Atlas'ın sesi o kadar kısık çıkmıştı ki Hazer duyabilmek için çocuğa biraz eğilmişti. "Evet... Öptüğünde yemin ederim kiraz tadı aldım."

my brother Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin