beautiful night.
GEÇMİŞ
Masa lambasından süzülen cılız ışığın aydınlattığı odada, kapalı kapının dibinde ayaklarını kendine çekerek oturmuş küçük çocuk hıçkırıklarla ağlıyordu. Siyah bukleleri ağladığı için sallanıyordu, turuncu gözleri kıpkırmızı olmuştu.
Gece gözlerini kırpıştırarak uyandı ve ağlama sesinden dolayı irkildi. Yatakta oturur hale geçtiğinde elini yumruk yapıp gözünü ovuşturdu.
"Gündüz? Neden ağlıyorsun?"
Gündüz cevap vermeden ağlamaya devam ediyordu. Gece onun ileri geri sallandığını fark ettiğinde kaşlarını çattı.
"Hâlâ korkuyor musun yoksa? Babam dolapta bir şeyin olmadığını söyledi ya."
"Var diyorum... Var."
Mavi gözlü çocuk yatağın iyice ucuna gelerek kısa bacaklarını sallandırdı, bacakları yere değmiyordu. Gündüz'ün ısrarla dolapta bir şey olduğunu söylemesi haftalardır uyuyamamalarına sebep oluyordu.
"Tamam sakin ol. Senin için bir kere de ben kontr-"
"Hayır! Sen olmaz."
Tam yataktan kalkacakken kardeşi yumulduğu köşeden sıçramış yanına koşturmuştu. "Sen olmaz. Sana zarar verir"
"Peki beni dinle o zaman. Hadi yatağa çık." Gece yatağı patpatladığında Gündüz burnunu çekerek omzunu hayır anlamında silkti.
"Hadi yapma böyle gel."
Küçük, sanki ısrar edilmesini bekliyormuş gibi ağlamaya devam ediyorken yatağa çıktı. Gündüz sırtını dolaba doğru döndü, bağdaş kurdu. Gece'de onu taklit etmiş karşısına geçmişti.
İki kardeş yatağın üzerinde oturuyordu şimdi. Sadece birbirlerine bakıyorlardı.
"Neden bana hiç inanmıyorlar? Onlar benim de annem babam. Neden inanmıyorlar?"
Göğsünden kopan güçlü hıçkırıkla kucağındaki ellerine dönmüştü. Gece kardeşinin sarsılarak ağlayan bedenini bir süre izleyip yutkundu. Onu nasıl teselli etmesi gerektiğini bilmiyordu. Henüz birkaç güne kadar o da kardeşi gibi düşünüyordu ancak yavaş yavaş Gündüz'ü sadece kendisinin görünebildiğini kabul etmeye başlamıştı.
Tabi Gündüz hâlâ biraz umutluydu, en azından arada sırada annesinin ve babasının onu gördüğüne inanmak istiyordu. Sadece biraz dikkatsizlerdi... Bilirsiniz Gündüz Gece'den daha kısaydı bu yüzden onu bazen gözden kaçırıyorlardı o kadar.
Gece artık bir şeyler söylemeliydi çünkü kardeşi ağlamaktan tükenmişti. Birkaç saniye tavana asılmış, sallanan kağıttan uçaklara baktı. Derin bir nefes aldı.
Nefesin ardından mırıldandı. "Ben sana inanıyorum."
Turuncu gözler direkt parlak mavi gözlere kilitlenmişti. Şaşkınlıktan ağlaması bile kesildi küçüğün. Tombul elleriyle yanağındaki kurumuş yaş izlerini siliyorken, "İnanıyor musun gerçekten?" diye sordu.
"Evet. Sonuçta ben de seni görüyorum ama annemler göremiyor."
Gece bu cümleyi kurmadan önce biraz düşünmüştü. Kardeşini incitmekten korkuyordu ama artık öğrendiği bu yeni gerçekliği onunla iyice paylaşmalıydı. İleriki günlerde kendisini boğacak karanlıktan habersiz Gündüz'ün sürekli üzgün olmasını istemiyordu. Kardeşi eskisi gibi neşeli olsun istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my brother
Teen Fiction"Ancak bu şekilde çözülebilir kardeşim. Birimiz varsak diğeri yok." Homofobik olmayan, herkesin eşit haklara sahip olduğu güzel bir dünyada geçmektedir.