"18 yaşımın verdiği özgürlüğü milletçe kabulenişiydi"...
Oysa 18 yaşıma girdiğimde öleceğini bilen küçük bir kız çocuğuydum.
İnsanlari güldürüp onları mutlu etmek isterdim. Mutluluk farklı bi histi çünkü eminim ben hiç yaşayamamıştım mutluk denen olayı. O yüzden şebeklik yapar insanları güldürürdüm; onların mutlu olma hissinin belki bana yansıyacağını düşündüğüm için yapyordum bunu, ama tabiki buda bir hayal kırıklığıyla son buldu. ben sadece onları mutlu etmeye çalışırken onlar yüzüme gülüp arkamdan deli dediler.
Sonra bi söz duydum;,"Insan oğlu kedilerden bile nankördür"
Bu sözü ilk duyduğumda saçmalık gibi gelmişti. Insanlar mükemmel varlıklar gibi gelirdi bana hep toz pembeydi düşüncelerim.
Ama yanıldığımı anladım: "insan oğlu insan olmayı asla beceremeyecek olan sıra dışı varlıklardır".
Ve o günden sonra hayatsız vaka oldum. Bir sır var kimsenin bilmediği belkide herkesin bildiği benim kendime itiraf edemediğim, hayat üzerimde çok oyun oynadı sanrım ama zayıf halkaydım ben hep yenilen olmuşumdur bütün bu gerçekleri kabullenince intaharlar çok güzel gelmeye başladı. Gözlerime gökyüzüne çıkıp bulutlara sarılma fikri çok etkiledi. Kendime kızgındım bukadar aptal olduğum için kendimi cezalandırmak istedim, biraz düşündüm sonra tanrı zaten bana yaşamak gibi bi ceza vermişti neden daha fazla zorluyorum ki kafamı, gerçek buydu anne rahmine girdigim ilk gün verilmişti cezam.