Elif kahveleri getirmişti, susmuştuk ikimizde, kimse konuşmuyordu, hava kararmıştı, yıldızlar ay'ın etrafında dolanıyordu,
Kahvelerimiz bitirmiştik, "sonuçlar çıkmıştır şimdi." deyip yerimden kalktım. Elif sesiz koridorda beni takip ediyordu, uzundu koridor, ulaşamayacağım bir yere gidiyormuşum gibiydim, koridordaki duvarlar üstüne üstüme geliyordu, beni aralarında sıkıştırmışlardı, ayaklarım istemsiz istemsiz taşıyordu bedenimi .
Sonuç alma kısmına geldik. Elif sonuçları aldı ve yürümeye devam etti, bu sefer ben Elif'i takip etmeye başladım. Doktorun odasının kapısınds durduk, Elif kapıyı tıklatıp içeriye girdi.
Doktor: buyrun oturun.
Oturmuştuk. Doktor sonucları incelemeye başladı, baktıkça yüzü asılıyordu farkındaydım...
Doktor: kanser hat safada, tedavi için çok geç, donör bulunup acil karaciğer nakli yapmamız gerekiyor ve bu arada bi üzücü haberim daha var hem kanser hem Aids'siniz.
Duraksadım... Boğazım düğümlendi, kanseri bile zor kabullenirken Aids... Bu fazla hızlıca odadan çıktım arkamdan seslenen Elif'i aldırmadım . İstediğim tek şey bir bedende tek ruh olmaktı, tek kişiyle kutsallaşmaktı, tanrı, git gide cezaları artırıyordu isyana baş kaldıramıyorum, pes ediyorum artık, pes ediyorum, yol kenarında kaldırımın köşesine çöktüm, dizlerim kırılmıştı, ayaklarım bir adım daha taşıyamazdı bu isyankar bedenimi, tanrı böyle olmasını istemişti demek. Sustum... Aslında avazım çıktığı kadar bağırıyordum ama kimseler duymuyordu sesimi, önümden geçenler aldırmıyordu çığlıklarımı, herkes kör, herkes sağır gibi...
"Tanrım bu bi cezaysa lütfen kısa sürsün."
Argeş'e gitmek istedim, sadece ona...
Taksiye atlayıp hastanenin adresini verdim, sokak lambası gökyüzünü aydınlatıyordu, yıldızlar bu durumdan rahatsızdı ay kenara çekilmişti, herkes bir çelişki içerisinde her yer karışık.
Hastanenin kapısına vardım, aşağıya inip Argeş'e koştum, sanki ardımdan koşan acılara yakalanacakmışım gibi koştum ona.
Demir parmaklıkları zor da olsa geçtim, odaya atım kendimi, nefes nefese kalmıştım. Argeş uzanıyordu, istifini hiç bozmamıştı, yanına kıvrıldım kolarımı bedenine doladım.
Argeş; "lütfen sakla beni tanrı beni sobelemesin artık lütfen sakla beni."
Omuzumda hissetim Argeş'in kolunu beni sarmalamıştı, diğer eliyle saçlarımı okşuyordu Argeş. "Bu gece beni kolarının arasında saklarmısın?"
Cevap vermek yerine kollarıyla daha sıkı kavradı bedenimi.
Huzur buydu huzur yılarca burda saklanmıştı, bu gece tanrı beni sobelleyemez belki ama ben seni sobeledim huzur, seni geçte olsa buldum.
Dudaklarımı araladım usulca ve Argeş sen huzurun tek adresisin.