Argeş'e beni bırakma diye birşey fısıldadım. İstemsizce korkumu ona beli etirmek istemiyordum fakat ondan korkup ona sığınmak istiyordum dünyam bir sarsıntı içerisinde."küçük kız bana zarar verir mi?"
Diye sorular sormaya başladım kendime Argeş karşımda aciz bir Albatros gibi duruyordu.Duygu: Argeş! Ne yapacağız peki?
Argeş: Duygu ben küçük kız'ı bırakamam ona çok alıştım şeytanı da sevmiyorum ama ona da alıştım ben onlardan gidemem .
İstersen sen benden gidebilirsin.Duygu: ve sen göğü yüzüne sığdıran adam ben senden asla gitmem.
Argeş'in yüzünde hafif bir tebessüm belirdi, söylediğim söz onu mutlu etmişti sanrım.
Kolarımı dolamak istedim o an onun o ısız bedenine, bizim dünyamız bizden ibaretti benim ondan onun benden başka kimsesi yoktu biz tek beden tek ruhtuk artık.Argeş birasını yudumlarken ben sigaranın dumanını dumanımdan daha kirli olan bu dünyaya bırakıyordum içimden bir ses ona ait olacağımı söylüyordu, heyecanlıydım, Argeş'e her baktığımda eriyordum, çok yorgun görünüyordu, artık git gide daha fazla çöküyordu uyku denen eylemi bile istemiyordu, ben gözlerimi dünyanın şaşaalı sahte haline yumarken o gerçekleri izliyordu odanın en tenha köşesine çırıl çıplak oturarak.
Bana karşı sustuklarını dinlemek istiyordum can kulağıyla. onun sessizliği ürkütüyordu beni emin olduğum birşey vardı, onun sesiz sokağına geçtiğim an çığlıklarının tenhasında bulacaktım kendimi.
Keşkelerimin arkasına sığınmak istemiyorum faydasız olan herşeye nefretle kusasim var. Kim bilir ne depremler oluyor Argeş'in beyininde, hangi enkazın altında kalmıştı anlayamıyordum, "Yardım" diye haykırmak istiyorum. Ona bukadar yakınken bukadar uzak olmak haksızlık.