0.1

5.7K 112 57
                                    

Hayat bir an meselesidir ve aslında Dünya o andan ibarettir. Sana rastladığım andan...
————————————————————————
"Ona biraz zaman verin Taha bey. Yaşadığı şey çok ağır. Atlatması zor olacaktır. Üstüne üstlük eve getirdiğiniz... "
" Kes sesini Büşra. Benim kararlarımı kimse sorgulayamaz. Hele siz alt tarafı doktorsunuz. Karışamazsınız. Karışmayın da. İşinizi yapın sadece. Ve kızım bir an önce kendine gelsin. "
" Benim işim bu Taha bey. Kızınızı eski haline döndürmek. Ama siz annesinin ölümünü kaldıramayan kızınızı pekte umursuyorsunuz gibi görünmüyor. "
Annesin ölümü... Annesinin ölümü... Vücudum benden habersiz titremeye başlamıştı bile. İşte yeniden oluyordu. Bu sefer engel olmaya çalışmamıştım. Zaten engel olmaya çalışmam pekte işe yaramıyordu.
" Deniz! Deniz! Yapma güzelim kendine gel. Bak yine o iğneden vurmak zorunda kalırım. Deniz! Lütfen güzelim yapma. "
Büşra'nın sesi kulağımda yankılanırken kolumda yine o acıyı hissetmiştim. Vücudum yavaş yavaş durmuştu. Sonrasında kolumdan başlayan uyuşma tüm vücuduma yayılmaya başlamıştı. En son göz kapaklarıma geldiğin de zorlamadan kapattım gözlerimi. Bir daha açmak istemediğim o gözlerimi yumdum...







Alnımda hissettiğim ellerle açtım gözlerimi. Büşranın gülümseyen yüzüne karşı dümdüzdü yüzüm. Hiçbir mimik göstermiyordum.
" İyi misin güzelim? "
Cevap vermeyeceğimi bildiği halde sormuştu. Daha doğrusu bu sorunun cevabını zaten biliyordu. Değildim... Ben iyi değildim işte.
" Bana bak Deniz. Senin ne yaşadığını bir ben anlıyorum. Senin halinden bir ben anlıyorum. Kaç hafta oldu Deniz? Bilmiyorsun değil mi? Zaman kavramını yitirdin çünkü... Tam 8 hafta oldu Deniz. Kocaman bir 8 hafta. Elimden gelen her şeyi yapıyorum. Sana o iğneleri, o ilaçları vermemek için elimden geleni yapıyorum. Ama sen hiç çaba sarf etmiyorsun. Ve durumun gittikçe ağırlaşıyor. Vücudun ilaçları kabul etmiyor artık. Baban... Baban tek çare olarak seni yurt dışına gönderip, tedavi olmanı düşünüyor.
Beni anlıyorsun değil mi? "
Gözlerim dolmuştu. Bunu hissedebiliyordum. Vücudum tek bir mimik oynatmazken gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Büşra elimi tuttu.
" Hadi güzelim. Bak beni anlıyorsan. Beni anlıyorsan, elimi sık. Hadi güzelim yapabilirsin. "
Tüm gücümü elime verirken, dikkatimi ellerime vermiştim. Sıkmalıydım o eli. Anladığımı bilmeliydi. Büşranın yüzü birden değişince sıkabildiğimi anlamıştım.
" Biliyordum. Beni anladığını biliyordum Deniz. Sen... Sen harikasın. "
Elini hızlıca çektiğin de ellerimde bir boşluk hissettim. Büşra ellerini çırpıp gülümsüyordu.
" Taha bey, taha bey. "
Odadan bir hışımla çıkmıştı. Onu bu kadar mutlu edebileceğimden habersiz olan ben ise gözlerimi yumdum tekrar.






Bu sefer de ağlamakla karışık bir hıçkırık sesiyle uyanmıştım. Gözlerimi açtığım da Büşranın delirmiş gibi ağlayan bedeniyle karşılaştım. 'Ne oldu?' diye sormayı istiyordum. Ama olmuyordu işte. Yapamıyordum. Büşra uyandığımı anlamış olacak ki hemen gözlerini sildi. Zoraki bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
" Güzelim? Uyandırdım mı? "
Boş gözlerle Büşraya bakmaya devam ettim. Ne olmuştu ona? Neden delirmiş gibi ağlıyordu. Bende onun gibi ağlamak istiyordum. Ruhum çıkana kadar ağlamak istiyordum. Ama olmuyordu işte. Eskiden ağladığım da kendimi güçsüz hisseder, kendimi ağlamamak için sıkardım. Şimdi ise ağlamak için sıkıyordum kendimi. Ama olmuyordu işte, insan bir şeyi kaybetmeden anlayamıyordu değerini. Ağlamalıydı her insan, kimseden utanmadan ağlamalıydı... Çünkü ağlayamamak daha güçsüz hissettiriyordu. Konuşamasam da bakışlarımdan anlamıştı Büşra. Ona 'ne oldu?' diye sormak istediğimi anlamıştı.
" Gidiyoruz buradan güzelim. Birlikte gidiyoruz. Sadece ikimiz. Seni ben iyileştireceğim Deniz. Seni eski haline döndüreceğim. Babanın dediğini yapmayacağım. Bana ne dedi biliyor musun? Yarına kadar Denizin valizini hazırla, yurt dışına gidiyor. Bunu yapmayacağım Deniz. Seni ben iyileştireceğim. Yarın sabah kaçıcaz buradan. Sen üzülme güzelim. Seni yalnız bırakmam. "









" Deniz, Güzelim? "
Büşranın fısıldayan sesiyle başlamıştım güne. Dün Büşra başımda sürekli ağlamıştı. Beni bu kadar düşünmesine sevinsem mi, üzülsem mi bilemiyordum. Ama bu iyi hissettiriyordu. Bir yerlerde birinin beni düşünmesi hoşuma gidiyordu.
" Şimdi ben etrafı kontrol edip gelicem. Sonra bu evden çıkıp gidicez. Seni ben iyileştiricem Deniz. "
Elimi sıkıp sıcacık gülümsedi. Bende gülümsemek istedim ama yapamadım. Büşra bana bakarak çıktı kapıdan. Etrafıma bakınmaya başladım. Bu odaya son kez bakıyordum belki de. Kapının birden açılmasıyla gözlerimi yavaş yavaş kapıya döndürdüm. Büşra ne çabuk gelmişti. Bir çift koyu kahve gözlerle göz göze gelmemle kaşlarımı çattım. Bu Büşra değildi... Kızıl saçlı bir kız bana küçümseyici bakışlar atıyordu. Ellerini arkada bağlayıp büyük adımlarla yanıma geldi.
" Selam sevgili kardeşim. Ben senin üvey kardeşinim. Ay pardon beni anlıyor musun? Anlamıyor musun yoksa? Anlamıyorsan söyle de boşuna konuşmayayım öyle değil mi? Ama anlayamadığını nasıl söyleyeceksin? "
O güzel kahkahası odada yankılanırken gülümsediğimi hissedebiliyordum. O çok güzel gülüyordu. Sanki Dünyanın en güzel şarkısıymış gibi bir daha dinlemek istemiştim o kahkahasını. Ama o kızıl saçlı kız şimdi bana dümdüz suratıyla bakıyordu. Gözlerini kısıp yüzünü iyice yaklaştırdı.
" Bon-cuk? "
Boncuk ne alakaydı şimdi? Hızlıca geri çekilip odanın kapısına doğru yürüdü. Bana son kez bakıp odadan çıktı. Yutkundum. Yerdeki bileklikle göz göze geldim. Bunu o kızıl düşürmüş olmalıydı. Odanın kapısı yeniden hızlıca açılmıştı.
" Geldim güzelim. Etraf şu an müsait. Burdan çıkabiliriz. " gülümseyip yerde ki valizi aldı.
Yanıma gelip üstümde ki örtüyü attı üstümden. Kolumdan tutup beni yavaşça kaldırdı. Yavaş ve sakin adımlarla yürümeye başladım. Tam bilekliğin olduğu yerden geçerken kendimi yere attım.
" Deniz! Güzelim kalk lütfen hadi. "
Yerde ki bilekliği avuçlayıp cebime attım. Gülümseyip yerden kalktım. İşte her şey şimdi başlıyordu...







Hellö ay çok heyecanlandım nasıl olmuş bölüm?

Müteşekkir - AzDenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin