Zayn zorla benimle birlikte burada kalıyordu. Onu dışarı atmaya çalıştığımda ya benimle gelirsin ya da ben burada kalırım diye tehtit etmişti.
Git diyorum gitmiyordu, yüzsüz müdür nedir anlamıyorum ki.
Debbie'nin evinde başka kalacak oda yoktu, hoş, olsa da yatırmazdım ama, Zayn dün gece koltukta yatmıştı. Sabah saat dokuzu geçiyordu, hala uyanmamıştı. Debbie işe gittiği için Zayn ile evde tektim. Onu yastıkla boğmamam için hiçbir sebep yoktu..
"Zayn. Kalk."
Sinirle soluyup mutfaktan çıktım ve uyuduğu koltuğa gittim.
"Kalksana." Omuzunu sıkarak uyanması için sarstım.
Sinirleniyordum ama.
İyi. Uyanmıyorsa kendi bilir.
Sehpanın üstünde duran su bardağını aldım ve Zayn'in yüzüne attım.
Birkaç saniye sonra yerinden sıçrayıp koltuktan doğruldu. "Noluyor lan!"
"Siktirip gider misin artık evden?"
Yeni uyandığı için sersemledi, kendi gelmesi için ona birkaç dakika tanıdım. Karşısındaki tekli koltuğa oturdum ve ellerimi karnıma koydum.
Yüzünü ovuşturdu, buruşmuş kıyafetlerini düzeltti. Yüzündeki su damlalarını silerken bana nefretle baktı.
"Dua et hamilesin yoksa-"
"Bir bok da yapamazsın. Defol."
Ona olan kızgınlığım bir şekilde kendimi gösteriyordu. Evet beni terk etme sebebini anlıyordum, ama kabul etmiyordum. Bunu başka şekilde de yapabilirdi, canımı bu kadar yakmayabilirdi.
Sinirle uyuduğu koltuktan kalktı ve yanıma gelip tepemde dikildi.
"Beni çok sinirlendiriyorsun." dedi tıslayarak.
"Çok korktum!"
"Korksan iyi olur."
Koltuğun tepesinde bıraktığı deri ceketini giyerken ve kemerini düzeltirken söylendi. "Kaç gündür sürünüyorum ya.."
"Beter ol." diye mırıldandım.
Duymadı ama keşke duysaydı.
"Gidiyoruz, hazırlan." dedi saçlarını düzeltirken.
"Ben hiçbir yere gitmiyorum." dedim oturduğum yerden. Karnımı okşarken sırtımı geriye yasladım.
"Daha ne kadar sürünmemi istiyorsun bilmiyorum ama yapmamız gereken bir düğün var."
Alayla güldüm.
Gerçekten onunla evleneceğimi düşünüyordu.
"Peki." dedim gülümseyerek.
Bu halime şaşırarak, birkaç saniye yüzüme baktı. Sakince yanıma oturdu, avucu yanağımı kavrarken onu ne kadar özlediğimi fark ettim. Bana ne zaman şefkat gösterse ona karşı gardımı indiriyordum. Çok özlemiştim, gerçekten özlemiştim. Kokusu, bakışı, dokunuşu.. Beni aylarca bundan mahrum bırakmıştı. Ona olan aşkımın acısını çekerken bir de bebeğin yükü vardı omuzlarımda.
"Seni özledim." dedi fısıldayarak. Beni öpmeye kalktığında ben de yüzümü uzattım ve dudaklarımızı birleştirdik.
Önce sakin başlayan öpüşmemiz alevlenirken elleri belimi buldu ve beni kucağına çekmeye çalıştı. Ellerimi koyacak bir yer ararken düşmemek için omuzlarına tutundum.
Tanrım, çok özlemişim.
Belimi okşarken elleri kalçama indi. Beni koltuğa yatırdı, elbisem karnıma doğru kıvrılırken açıkta kalan bacaklarımı severek üstüme uzandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nefarious🌙malik [tamamlandı]
Fiksi Penggemar"Sindrella asla bir prens istemedi. Eğer ayakkabıları uymasaydı, çıplak ayakla yürürdü."