3.bölüm

606 53 1
                                    

Kabuslar ile yandığında şafak sökmekteydi. Gözlerini ilk açtığında hayatının büyük bir bölümü geçirdiği oda yabancı geldi. Birkaç saniye sonra yaşadığı zamanın farkına vardı. Yatağından kalktı ve hırkasını omuzlarına geçirdi ve ardından odasının çıkıp salona indi, evden çıktı. Önceki akşam başlayan kar yağışı durmuştu. Kabusunun etkiyle hala yanan bedenin yatışmasını umuyordu. Silah sesi hala kulaklarındaydı.

" Hey. Burada donacaksın." Diyen sesin sahibi korkmasına neden oldu. Olduğu yerde geriledi ve döndü.

" Sen..." Dedi korkuyla. Kurtarıcı komşu hemen karşısında duruyordu. Elinde yünlü bir şal vardı.

" Korkuttuğum için özür dilerim. Camdan seni gördüm ve titriyordun." Dedi. Kadına yaklaştı ve şalı omuzlarını atıp iki adım karşısında durdu.

" Kötü bir rüya gördüm." Dedi Dina. Ev haliyle adamın karşısında olmak onu utandırmıştı.

" Normalde geceleri çalışırım ama uyumak istesem de uyku tutmadı. Sanırım daha buradaki yatağıma alışamadım." Dedi Martin.

" Burada doğdum." Diyerek evini işaret etti. " Üniversiteye kadar bu evdeydim. Benim evim ama yabancıyım. Sanırım seni en iyi ben anlarım." Dedi.

" Ailenin yanına tatile geldiğini düşünmüştüm." Dedi adam.

" Zorunlu bir tatil. Evimden, işimden ve şehrimden oldukça memnumdum." Dedi. Soğuğu hissetmeye başlamıştı. Adam anlamış olacak ki " Sabah oldu. Sıcak kahve ister misin?. Yumurtalı ekmekle birlikte. Evimde ağırladığım ilk misafirim sen ol." Dedi. Dina adama baktı. Gülüşü samimi gözüküyordu. Anahtarı dışında yanında başka bir şey yoktu.

" Peki. Benimkilerin uyanmasına daha var." dedi. Adam önden yürümesi için müsaade ettiğinde kibarlığı onu gülümsetti. Adam evinin kapısını açtı ve girmesine müsaade etti.

" Ne zaman taşındın?" diye sordu Dina. Ev sıcak bir aile evi gibiydi.

" Ev sahipleri eşyaları ile kiraladılar. Yerleşmek zor olmadı." Dedi Martin. Dina mutfağa giden adamı takip etti. Mutfak buram buram taze kahve kokuyordu.

" Yazarken damarlarımda kandan çok kahve akar." Dedi Martin. Dina odanın ortasında öyle durmuş yumurtalı ekmek için malzemeleri çıkaran adamı izliyordu. Martin yumurtaları kırdığı kase ve çatalla ona doğru döndü.

" Neden oturmuyorsun?" diye sordu adam. Dina ada tezgâhın etrafındaki bar sandalyesinin oturdu.

" Annen seninde yazar olduğunu söyledi." Dedi Martin. Tereyağını kırdırdı ve ekmekleri yumurtaya daldırıp tavaya attı.

" Tarihçiyim. Hiç kitap yazmadım. Araştırmalarım ve makalelerim var." dedi.

" Yayınlandılar mı?" diye sordu Martin. Adam yaptığı işte usta gibiydi. " Adım, her zaman hocalarımın ve patronlarımın altında yazıldı. En küçük puntolarla..." diyerek güldü.

" Büyük bir ayıp." Dedi Martin. Fransız tostundan gelen koku ve sıcak kahvenin kokusuyla büyülendi.

" Sen ne üzerine yazıyorsun?" Diye sordu Dina. Bir lokma aldı ve çiğnerken adama baktı.

" Londra da yaratıcı yazarlık dersi veriyordum. Birkaç sanal dergide genel yayın yönetmenliği ve benzer işler.... Aklımın bir köşesinde bekleyen o kurguyu kâğıda dökmeye karar verdiğimde her şeyi arkamda bırakıp buraya geldim." Dedi.

" Dönmeyecek misin? Ailen için zor olacaktır." Dedi.

" İkinci evliliğini yapmış babamdan başka kimsem yok. Fazla görüşen ailelerden değiliz." Dedi Martin.

Uzun Boylu, Esmer AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin