" Dina! " Tanıdık sesin sahibi adı ardına adını haykırıyordu. Silahın ateşlendiğini duyduğunda burnuna yanık barut kokusu geldi. Bedeni artık yerdeydi... Araba giderken zaman eski hızına kavuştu. " Bebeğim cevap ver! Beni duyuyorsun. Tepki vermelisin. " Dedi. Yüzünü kavrayan eller kime ait? Sıcaklığını tanıdıktı.
***
Titriyordu... Sıtmaya tutulmuş gibi... Yolun kenarında, kaldırımda otuyordu. Hemen ardında kalan dükkanın, kurşanlar nedeniyle patlayan camları yola kadar saçılmıştı. Üç polis araçı yolun ortasında duruyordu. Arada sırada gerçekleşen küçük hırsızlıklar, sarhoş kavgaları ve trafik kazaları kasabanın suç sıkalasının büyük bölümünü oluşturuyordu. Polis teşkilatı Dina' nın geri dönüşüyle, suçun onlar için değişen hızına alışmaya çalışıyordu. Önünde mermi kovanlarını numaralandıran adamın üzerindeki yeleğin sırtında olay yeri incele yazıyordu. Kendisine soru soran polisin sesi uğultular azalıp duyulur olduğunda genç kadın" Bilmiyorum. " Dedi.
Camı kırılan dükkanın sahibi yanına oturduğunda korkuyla yerinde zıplattı. Kadının kendisine uzattığı bir şişe suyu minnetle aldı. Elleri o kadar titriyordu ki şişenin kapağını açmayı başarmak şöyle dursun bir anda elinden kayıverdi. Polisle konuşurken kendisini gözleyen Martin şişeyi kapıp kapağını açtı ve kadının önünde dizlerinin üzerine çöküp dudaklarına uzattı. "Hadi canım." Dedi adam. Dina' nın sırtını sıvazladı ve " İyi gelecek." Dedi. Çenesi zorla açıldı ve bir kaç yudum su midesine doğru kaydı. Ooo hayır. Midesi kabul gününde değildi. Kadını ittirip kendinden uzaklaştırdı ve öğürmeye başladı. Midesindeki varı yoğu asfaltın üzerine bıraktı. O an polislere konuşan Martin yanına koştu. Cebinden çıkardığı peçete ile yüzünü sildi. " Seni buradan götürelim. Olay yeri polisleri delilleri toplayacak ve ifadeni almak evine gelmeyi teklif ettiler." Konuşabilme yetisini o an kayıptı. Başını salladı. Adamın kendisini kaldırmasına izin verdi. Ayakları, bacaklarını hatta kirpiklerine kadar uyuşuktu.
Polis memurlarından biri, ekip otomobilini işaret etti ve " Sizi ben bırakayım. Arabanızı arkadaşım getirir. " Dedi. Yaşadıklarını ilahi bir göz gibi bulutların arasından izliyor gibiydi. Beni daha fazla ne korkutur demiyecekti artık. Martin " Teşekkürler. " Dedi. Polis arabasının arka koltuğunda Martin' le evine doğru gidiyordu. Sesi sakin, içten ve sıcacıktı. Konuşurken saçlarını ve yüzünü okşuyordu. " Geçti canım. Geçti... Sen iyisin... " Martin' in evine gittiler. Dina salondaki kanepede uzanmış duvarı izlerken, Martin polislere teşekkür ediyordu. Arabasının anahtarını teslim aldı ve şimdi Dina' nın yanındaydı. Kadının başını dizlerinin üzerine aldı.
" Korktuğunu biliyorum canım. Ben buradayım. " Dedi adam. İlk gördüğü silah 1800' den kalan tüfekti. Lisedeki tarih öğretmeni müzede, iki bir kelime ile hikayesini anlatım bir sonraki esere geçmişti. Daha sonra gördüğü bir çok tarihi siyah olmuştu. Yeni bir silahın sesini ilk kez birini öldürürken duymuştu. Çalışıyor mu diye baktıkları, restorasyondan sonra denediklerinden çok daha farklıydı. Teknoloji onu her zaman çok şaşırtmıştı.
" Adamın yüzü yoktu. " Diye mırıldandı.
" Ne söyledin tatlım? " Diye sordu Martin. Saçlarını okşayan elleri durmuştu. O an dikkat kesildi.
" Yüzü yoktu. Kurşun parladı. Yanık kokusunu yine aldım. " Dedi. Yüzünü adama döndü. " Onu görmedim ama kim olduğunu biliyorum. Eddy' yi öldüren adamdı. Aynı sesi duydum. Aynı mekanik ses ve yanık kokusu... " Dedi genç kadın. Göz gözeydiler.
" Yüzünü görmedin. " Dedi Martin.
" Bilmiyorum. " Dedi Dina.
" Araba yakındı. " Dedi Martin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Boylu, Esmer Adam
General Fiction'Dina, benim adım Dina Osmanoğlu. Türkiye den eğitim için İskoçya' ya gelen Erhan Osmanoğlu ve okulda tanışıp aşık olduğu aşkı Eppie Osmanoğlu' un tek çocuğuyum. İskoçya Milli Müzesinde müdür yardımcısı olabilmek için kolejden beri hiç durmadan çalı...