Görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Savcının ofisinden çıkmış, koridorda yürürken hayatına devam ederken bu mottoyu benimserse çok daha mutlu olabileceği düşüncesi geziyordu aklında. Avukatı ve Martin bahçede Martin' in arabasının önünde durmuş konuşuyordu. Hava o kadar soğuktu ki açık olan pardösüsünün önünü kapatıp kollarını gövdesine sardı. Yanından geçen kasabalı bir tanıdığa selam verirken Savcının sözleri aklında tekrarlamaya başladı. Babasının doğduğu yeri görmüş, akrabaları ile tanışmıştı. On yaşındaki hatıraları net değildi. Bölük pörçük video karelerinde ibaretti.
" Martin. " Diyerek sırtı kendisine dönük olan adama seslendi. Adam yüzünü döndü ve gülümsedi. " Şuan için ifadem yeterliymiş. Gidebiliriz." Dedi Dina. Martin' in uzattığı elini tuttu.
Avukat Munro " Bende savcı ile görüşeceğim. Senin için koruma kararı çıkartmalıyız. Seni ararım canım." dedi ve tokalaştıktan sonra adliye binasına girmek için çiftin yanından ayrıldı.
" Nasıl geçti?" Diye sordu Martin.
" Bilmediğim bir şey söylemedi. Aynı şeylerin üstünden geçtik. " Dedi genç kadın. Adamın yönlendirmesiyle arabaya bindi ve emniyet kemerini taktı. Tarihi eser kaçakçılığı yapan akrabalarının varlığı binlerce kilometre uzaktan onun suçlu muamelesi görmesine neden olmuştu. Martin arabanın motorunu çalıştırırken " Sence nasıl bitecek? " Diye sordu adama. " Sorusunu "Bilmem. " diyerek yanıtladı Martin.
" Sen benim hikâyeme nasıl bir son yazardın?" Dedi ardından. Martin sorusuna güldü ve " Alternatif bir final yazardım sanırım. Kadın karakter en sonunda asıl suçlu çıkar ve adaletten kandırarak kaçar. " dedi. Dina yalancı bir kızgınlıkla adamın koluna vurdu ve " Bunları söyleten bilinçaltın mı? " diye sordu. Kaşları çatık adamın konuşmasını bekliyordu.
" Sen yalan söylemek konusunda berbatsın. Bu imkânsız olur. " dedi Martin. Dina' ın hayretle kalkan kaşlarını gördüğünde kahkaha patlattı. " Kusura bakma canım kötü bir yalancısın. " dedi.
Adamın bulaşıcı gülüşü dudaklarında belirirken " Komik olmaya çalışma canım. Sende komikliği beceremiyorsun." dedi. Tatlı atışmalarla aldıkları yol Dina' ın evinin önünde son buldu. Dina indikten sonra Martin arabasını evinin bahçesine park etti. Hava mevsim normalinden çok daha soğuktu ve Dina üşüyordu. Isınmak için kollarını sallamaya başladı. Martin' le yaptığı yolculuk zihnine kısa bir mola olmuştu. Babasıyla, Türkiye' de yaşayan Osmanoğlu ailesinin bireyleri hakkında konuşmak istiyordu.
Dina' ya arabasında unuttuğu çantasını uzatırken " Ne düşünüyorsun?" diye sordu Martin. Dina çantasını aldı ve " Saçma sapan şeyler. " diye mırıldandı. Adama sarıldı ve " Bana çalışacağını söylemiştin. Bende biraz dinlenirim canım. " dedi. Martin gözleri kadının yüzüne birkaç saniye takılı kaldı. " Canın sıkılırsa uğra aşkım. Evim hemen yan bahçede." Dedi. Dudaklarını kadının yanağına değdirdi ve çekildi. Dina anahtarıyla kapıyı açıp içeri girdi ve ardından bekleyen adama el salladı. Martin kaldırımda evine doğru yürüdüğünde kapıyı kapadı. Çantasını kenara bıraktı ve ayakkabılarını çıkarmak için duvara yaslandı.
" Hoş geldin canım." Diyen annesine " Babam ev geldi mi?" diye sordu.
" Kış bahçesinde." Dedi Eppie. Dina babasının yanına yürürken konuya nasıl giriş yapacağını düşünmekteydi.
Babasının yanına kanepenin boş yanına oturmadan önce " Merhaba." dedi.
Erhan bey kolunu kızının omzuna attı ve kendine doğru çekti. Burnu kızının saçlarının arasına daldı. Sevgi dolu bir babaydı ve biricik çocuğu için endişeden çıldırıyordu. " Munro ile konuştum canım. Savcı senin için koruma kararı çıkartmış. Bu davaya fazla ilgiliymiş ve senin artık bir tanık hatta kurban olduğunu düşünüyormuş." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Boylu, Esmer Adam
General Fiction'Dina, benim adım Dina Osmanoğlu. Türkiye den eğitim için İskoçya' ya gelen Erhan Osmanoğlu ve okulda tanışıp aşık olduğu aşkı Eppie Osmanoğlu' un tek çocuğuyum. İskoçya Milli Müzesinde müdür yardımcısı olabilmek için kolejden beri hiç durmadan çalı...