0.02

1.1K 125 50
                                    

Yanımda bir adam vardı.

Onu tanımıyordum, ona güvenmiyordum. Hayır ona inanmıyordum da.

Fakat bir şey vardı, ona saygı duyuyordum. Acısına saygım vardı, çünkü aynı acıyı paylaştığımıza inanıyordu.

Bana kırık bir inançla gelmişti, avuçlarında derin kesikler, dizlerinde bandajsız yaralarla koşarak gelmişti hem de.

Sevdiği kadın elinden alınmış bir adam size ne kadar güven verebilirdi? Size acıdan başka bir şey katar mıydı? Kanatları kırıkken, yanınızda durabilir miydi?

Düşüncelerim öyle çoğalmış, üst üste birikmişti ki, vücut bulsaydı içinde olduğumuz kocaman malikaneyi
bile doldurabilirdi.

O da beni inceliyordu. Geldiğimden beri tek yaptığı beni incelemek ve suratıma öylece bakarak bir şeyler mırıldanmaktı. Yaslandığı sehpadan ayrılarak kapıya doğru yürümüştü.

Sinirleniyordum.

Fakat ona gösterdiğim tek şey, mermer gibi ifadesiz duran soğuk ifademden başka bir şey değildi.

Mesleki deformasyon olarak sayılabilecek bir alışkanlıkla sağ eli hiç hareket etmese de, yürürken adımlarına estetik bir uyum katarak sallanan sol elini izliyordum.

Aslında sol parmağında parlayan yüzüğünü.

Belinin sağ tarafında, içerisinde silah olduğuna emin olduğum bir potluk vardı. Gözlerim sonunda sırtından ayrıldığında, aynı anda o da bana yüzünü dönmüştü.

Vante.

Karşımdaydı. Tüm asilliği yine üzerine toplamıştı. Siyah saçları asi bir havayla dağılmış, dudağındaki piercingi onu olduğundan daha genç ve gizemli hale getirmişti.

Göz altlarına sürdüğü siyah kalem ve saçının arasına attığı birkaç yeşil tutamla o kadar can alıcı gözüküyordu ki, sindirmem için biraz zaman lazımdı. Zira iki yıl öncesinde, ona  baktığımda gördüğüm tek şey toy bir delikanlıydı.

Bir yola girmiştik.

Kim sağ çıkardı, baştan belli olsaydı yine de böyle kalır mıydı gözleri, merak etmiştim.

Çünkü, her an ölecekmiş gibi bakıyordu.

İçindeki öldürme dürtüsüne ne olmuştu?

⚡️

"Komik değil mi?" Diye fısıldadı.

"Hayır." Dedim sakince. "Değil."

"Biliyorduk," diye devam etti. "Tüm bunların, yaptıklarımızın bir karşılığı olacaktı elbette."

Gözlerimi devirirken, elimdeki saten gömleği incelemeye devam ediyordum.

"Avuçlarımızdaki kanlar, bir bedende dolanıyordu, şimdi de kaderimize dolandı. Anlamıyor musun, bu bir bedel Agust."

"Agust-d." Diye düzelttim.

Göz ucuyla, başını iki yana salladığını fark etmiştim.

"Nasıl bu kadar soğukkanlı olabilirsin? Nasıl bir yola girdiğimizin farkında değil misin? Bizi, resmen kullanıyorlar."

Dudaklarımı ıslatırken boynumu kütletmiştim.

Yersiz ve zamansız konuşmaları beni her daim delirtmişti.

"Asıl sen ne zaman bu kadar duygusal oldun?"

Alaycı sesim, onda hiçbir şekilde kıvılcım oluşturmamıştı.

Vante:Nemesis -taegi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin