"Hadi..."
Sabırsız sesim, kucağımda mışıl mışıl uyuyan bebeği rahatsız etmemek adına kısık ve aksi bir şekilde çıkmıştı.
Bugün bir mucize yakalamıştık. Güzelliklerin her zaman peşinden koşarak elde edilmediğini anlamıştım bugün.
Güzellikler bazen kapınıza kadar gelir, sizi bulurdu çünkü.
Vante'nin polis memuruyla el sıkışmasını izlerken, sol ayağımı ritmik bir şekilde yere vuruyordum.
"Geldim be..." diye fısıldadı. "Amma sabırsızsın sen de."
Gözlerimi devirirken, bana neredeyse saçlarımız karışana kadar yaklaşarak, kundağın örtüsünü açışını izlemiştim.
"Hastalık kapacak diye korkuyorum." Diye söylendim aynı aksi tavırla. "Çok küçük daha, öylece dışarı bırakmışlar bir de. Bir an önce hastaneye gidelim..."
Başını onaylayarak salladıktan sonra, belimden tutarak çıkışa yönlendirmişti.
Kalabalık emniyet merkezinden, hiç kimseye yaklaşmamaya özen göstererek çıktıktan sonra, otoparka doğru yürüyorduk.
"Mesajın geldi..."
Omuzlarımı silkerken mırıldandım. "Yesung'dan, boşver."
Tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu. Bakışlarına aynı şekilde karşılık vermek istesem de, istediğim an tek kaşımı kaldıramamak beni yoruyordu.
"Adama özel bildirim sesi mi ayarladın?" Diye soru tersçe.
Kundağı, sanki her an biri benden çekip alacakmış gibi sıkıca tutarken, onaylar biçimde başımı sallamıştım.
"Evet, o mesaj attığında bakmıyorum bu sayede..."
Bana tuhaf bir bakış atarken, aslında kendisinin benden daha tuhaf olduğunu yüzüne vurmamak adına ses çıkarmamıştım çünkü Tanrı aşkına, kucağımda bir bebek varken ilgimi nasıl başka yöne verebilirdim ki?
"Ben arkaya oturacağım Yujin'le." Diye söylendi. "Sen sür..."
Başımı sallayarak arka koltuğa yerleşmesini beklemiş, ardından dikkatle kucağına bırakmıştım.
"Tamamdır..."
Şoför koltuğuna otururken, her zaman yanımda olan Vante'nin arka koltukta oturmasının garip geldiğini hissetmiştim.
Ona alışmıştım.
Ona çoktan alışmış, hayatımın bir parçası olduğunu kabullenmiştim.
"Hiç ağlamıyor ama bu Agust, nefes almıyor sanıyorum, korkuyorum bak..."
Derin bir çekerek, dikiz aynasını Vante'nin yüzünü görebilecek şekilde ayarlamıştım.
"İçerideki polis ne dedi duymadın mı? Doğalı bir hafta bile olmamıştır, sürekli uyuması normal dedi ya..."
Gözlerindeki şefkat, sözlerimle büyüyerek tüm arabaya yayılmıştı. Bir bebeğin, bu kadar duyguyu bir arada yaşatmasına anlam veremiyordum.
Daha doğrusu, kendi hislerimin Vante'ye bakarken körüklenmesine anlam veremiyordum. Konduramadığım bir sevinç, bir coşku içimi kaplamış, sanki tüm dertlerimi unutmuş gibi hissediyordum.
"Şey yapalım Agust, hastaneden çıkınca alışveriş yapalım bir güzel. Mama, kıyafet falan alalım..."
Aklıma gelmeyen fikirlerini duyduğumda, yüzümü kaplayan sırıtışla karşılık vermiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vante:Nemesis -taegi-
FanfictionKemerlerinizi bağlayın. Uzun bir yolculuk sizleri bekliyor. Devlet için çalışan bir şirketin özel biriminde ajan olarak görev yapan Ajan Kim Taehyung ve Ajan Min Yoongi; hayatlarını alt üst eden iki kaçırılma olayının ardından kendilerini anlaşılmaz...