"Al bakalım..."
Vante'nin uzattığı su dolu bardağı kavrarken, yanımda halen titremeye devam eden genç kıza doğru uzatmıştım.
"İyi misin?"
Derinden sızlayan şakaklarımı ovuşturmuştum.
"Hı hı..."
Kızın ara ara nefesini kesen hıçkırıkları, dişlerimi daha da sıkmama neden oluyordu.
Nedensizce, kendimi Yujin'i düşünürken buluyordum. Ve böyle bir şeyi yaşama ihtimalinin oluşu bile beni paramparça ediyordu.
"Teşekkür ederim..." diye fısıldadı. "Siz olmasaydınız-"
Sert bir soluk verirken, sözlerini devam etmesinin sakıncalı olduğuna karar vermiştim.
"Bu her zaman oluyor mu?" Diye söylendim sandalyesinin yanına dizlerimi kırarak çömelirken.
"Onlarca kadın çalışan var. Bu patronunuz olacak herifin sapık tavırlarına her zaman maruz kalıyor musunuz?"
Kızın gözlerinde büyüyen şaşkınlık, dilimi ısırmama neden olmuştu.
"Onu tahrik falan etmedim..." diye söylendi titreyen sesiyle. "Yemin ederim, ben sadece personel odasına-"
"Hey..." diye mırıldandım havaya kalkan ellerinden birini yakalarken.
"Onu kast etmedim. Özür dilerim. Öyle bir şeyi aklımdan bile geçirmedim. Sadece, seninle beraber bunu yaşayıp da söylemeyen kişiler var mı, diye merak ettiğim için..."
Vante'nin yakıcı öfkesinin omzumun üzerinde hissedebiliyordum.
"Yardımcı olmak istiyoruz." Diye mırıldandı kısık tutmaya çalıştığı sesiyle.
"Oteli denetlemek için gönderildik. Bağlı olduğunun şirket tarafından yani, böyle bir şeyin yaşanmış olması bizi oldukça tedirgin etti..."
Ayaküstü söylediği yalanlar öyle pürüzsüz duruyordu ki, kendimi onu onaylarken buluvermiştim.
"Kesinlikle..."
"Anlıyorum..." dedi kız başını hafifçe sallarken.
"Bunu yaşayan birçok arkadaşım var fakat, üzülerek söylüyorum ki; bu adamdan kurtulmamız mümkün değil..."
Vante'yle birbirimize dönen bakışlarımız aynı anda kısılmıştı.
"Şikayet etmeyi denediniz yani?"
Yutkunarak kızın cevabını dinlemiştim.
"Evet..." diye mırıldandı. Eteğinin kumaşını sıkan yumruğu bu konunun onu denli gerdiğini gösteriyordu fakat anlatma ihtiyacı da hissediyordu, bunu görebiliyordum.
Vante telefonuyla uzaklaşırken, kıza doğru biraz daha yaklaşmıştım.
"Polis her seferinde cezai işlem uygulamayacağını söylüyor. Üstelik mesajları ve ses kayıtlarını bile delil olarak kabul etmiyor..."
"Siktiğimin polisleri, bir şey yapmak için ölmenizi mi bekliyor?"
Ağzımdan kaçan cümlem, üçümüzün arasına düşen bir bomba misaliydi. Genç kızın ne kadar korktuğunu bile bile patavatsızlık ederken aklım neredeydi?
"Özür dilerim..." dedim bir kez daha. "Ama-"
"Sorun değil..." diye mırıldanmıştı. "Biz de tam olarak bundan korkuyoruz..."
"Mesai saatinin bittiğini söylemiştin."
Vante elindeki telefonu sallayarak bize doğru gelirken. "İzin verirsen seni evine bırakmak isteriz, bir polis arkadaşımla görüştüm ama delil olmadığı için-"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vante:Nemesis -taegi-
FanfictionKemerlerinizi bağlayın. Uzun bir yolculuk sizleri bekliyor. Devlet için çalışan bir şirketin özel biriminde ajan olarak görev yapan Ajan Kim Taehyung ve Ajan Min Yoongi; hayatlarını alt üst eden iki kaçırılma olayının ardından kendilerini anlaşılmaz...