0.13

846 95 118
                                    

Kargaşa.

Zihnimde yer edinen, aylardır bundan ibaretti.

Sesler.

Aylardır dinlediklerim, anlam veremediğim seslerden ibaretti.

Çevremde hiçbir şekilde tanımadığım insanlar, hiçbir şekilde anlamadığım konulardan bahsederken, benim aklımda tek bir şey vardı.

Ağabeyim.

Ve yine aylardır, beklediğim tek kişi oydu.

Her zaman kurtarıcılık görevini üstlenen ağabeyimin başına nasıl dertler açtığımı merak ediyordum.

Benim için uğraşıyordu, bunu hissediyordum fakat beni kurtarmaya kalkarsa, zarar görecekti. Bunu bana apaçık söyleyen adamlar, aralıksız tekrar ettiğinden, ezberlemiştim.

Ağabeyini korumak istiyorsan, uslu durmak zorundasın.

Uzandığım tozlu zeminin her yerine yerleşmiş olan parmak izlerime, birkaç tane daha eklerken, doğrulmaya çalışıyordum, fakat başarılı olduğum söylenemezdi.

Kulağımda çınlayan ses, az önce ben uyanmadan yanımda konuşan iki adama aitti.

Kim olduklarını bilmiyordum fakat aksanlarından Koreli olduklarını ayırt edebilmiştim.

Yarı kapalı gözlerle, tam karşımdaki uzun, çelikten kapıya gözlerimi dikmişken, yanağımdaki çürüklerin sızladığını hissediyordum.

Parmak uçlarımdaki uyuşukluğun geçmesi, beni her bayılttıklarında daha fazla zaman alıyordu.

Fakat bu sefer değişen bir şeyler vardı.

Alışık olduğum eski mobilyalı, parke döşeli zemin yerine beton ve oldukça tozlu olan bir zeminde açmıştım gözlerimi.

Beni, yine kim ağabeyimin şirketi hakkında sorgulara çekecekti, bilmiyordum.

Kelepçenin bileklerimde oluşturduğu derin kesikler, canımı öyle yakıyordu ki, eğer bu hırsıma sahip olmasaydım, beni bayıltabilirdi.

Gözlerimi diktiğim kapı yavaşça aralanırken, görüş açıma giren uzun botlardı.

"Hey..." diye mırıldandı kalın bir ses. "Sikeyim bu çocuğun hali ne? Kaldırın yerden."

Az sonra kollarımda hissettiğim iki adamın sıkı tutuşuyla, az önce varlığını fark etmediğim başka bir kapıdan geçirilmiş, yumuşak bir zemine yatırılmıştım.

"Pansuman ekipmanı falan yok mu, Tanrı aşkına o düşman değil diye anons yapılması mı gerek anlamanız için?"

"Bulduğumuzda, bu haldeydi efendim..."

Gözlerim açılmakta güçlük çekerken, nihayet görüntüyü netleştirebildiğimde, karşımda bana sıkıntıyla bakan uzun boylu bir adam görüyordum.

"Siz-"

Giren öksürük krizimle bir yarım dakika kadar öksürmüş, nereye olduğuna bakmadan gelişi güzel tükürmüştüm.

"Siz kimsiniz..."

Kısık sesim, karşımdaki duvara yaslanmış olan adama ulaştığında, gözleri hafifçe bana doğru dönmüştü.

"Açıklayacağım tamam mı? Önce seni ve üzerini temizleyelim..."

Aylardır şahit olmadığım nezaket damağımda garip bir tat bırakmıştı. Yutkunurken, başımla onayladım. Gereksiz sorular sorduğumda, cevaplar can yakıcı oluyordu. Bu da öğrendiğim pek çok şeyden biriydi.

Vante:Nemesis -taegi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin