0.20

801 81 48
                                        

"İçeride misin?"

"Evet..."

Hoparlörden yükselen Hoseok'un cızırtılı sesiyle derin bir nefes almıştım.

Vante'nin yanımdaki varlığı, tüm görkemiyle kendini hissettiriyordu. Onu, şu an bir şeylerin rahatsız ettiğini anlayacak kadar tanıyordum.

"Bir sorun mu var?"

Başını iki yana sallamıştı.

"Sadece düşünüyorum." 

Başımı onaylar biçimde sallarken, odanın içinde volta atmaya devam ediyordum.

Hoseok, odaya girmeyi kabul ettiğinde; apar topar bizim kaldığımız odaya çıkmış Yugyeom'la ufak bir görüşme yapmıştık.

Her şey, giderek içinden çıkılamaz bir hal mi alıyordu; yoksa gerçekten de tüm tutsak ajanlar olarak çıkış kapısını bulmuş muyduk, buna karar veremiyordum.

Hoseok'un, başından beri bizi kontrol etmek için gönderildiğini düşündüğümüz neredeyse etkisiz bir eleman iken, plan için kilit konumuna geçmiş olması, beklenmedikti.

Doğrudan Yugyeom'a bağlı olacak şekilde taktığımız mikrofonun sesi artık bize ulaşmıyordu.

Neler olduğu hakkında bir fikrim olmasa da, ekrandaki Yugyeom'un mikrofona doğru konuştuğunu görebiliyordum.

Hoparlörden yükselen cızırtılar arttığında, elimdeki müdür odasının planından bakarak artık kasanın olduğu bölümde olduğunu düşünmüştüm.

Cızırtı sesi, Vante'yi oldukça rahatsız ediyordu.

"Kısayım mı?" Diye söylendim.

"Gerek yok Agust..." diye fısıldadı.

Bir eli yavaşça belime sarılırken, sıkı tutuşu derin bir nefes daha almama neden olmuştu.

Uzanarak mikrofonu kapattığımda, Yugyeom'a sesimizin gidişini engellemiş bulunmuştum.

"Ne düşündüğünü bana söylemeyecek misin?" Diye fısıldadım.

"Söyleyeceğim..." diye fısıldadı tıpkı benim gibi.

"Önce buradan çıkmamız gerekiyor, Hoseok geldikten sonra eve gideceğiz..."

Ev kelimesi, hiç olmadığım kadar duygusal hissetmeme neden olan bir kelimeydi.

İçinde Yujin'in, Jimin'in ve Vante'nin bulunduğu bir yerdi.

"Onları ara..." diye fısıldadı sonrasında.

"Evi, bu gece terk edeceğiz."

Dilimde tuhaf bir tat bırakan şaşkınlık, tüm vücudumun ürpermesine yol açmıştı.

Kimden kaçıyorduk?

"Neden?" Diye söylendim kaşlarımı çatarken.

Bu belgelerin, kurtuluş yolumuz olduğunu sanıyordum.

"O odaya, başına bir şey gelmeden girmesi mümkün değil Agust..." diye söylendi Vante.

İşte, yine o adama dönüşüyordu.

Öfke, Vante için bir histen daha fazlasıydı. Öfke, onu dönüştüren bir tür tetikleyiciydi belki de, bunu yeni yeni fark ediyordum.

"Bu kadar kolay olmamalı, bir yanlışlık var ve bu beni hiç olmadığım kadar kötü hissettiriyor..."

Sözleri, tam olarak zihnimin ortasına inen bir balyoz gibi hissettirmişti.

Haklıydı.

O odaya girmemi istemediğini, ısrarla söylemişti. Eğer bu kadar kolay olacaksa, niçin öyle davransındı ki?

Vante:Nemesis -taegi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin