"Ne yapıyorsun?"
Vante'nin elindeki yeşil sulama kabını göstererek mutfağa ilerleyişini seyrediyordum.
"Sana da günaydın Agust."
Hala ayılamamış olduğumdan olsa gerek dediklerini o çoktan mutfağa vardığında anlamıştım.
"Yavrularımıza bakıyorum..."
Uykulu gözlerim söylediğiyle bir anda koskocaman açılmıştı fakat bir an sonrasında çiçekleri kast ettiğini anlamıştım.
"Ha..." dedim duyması için sesimi yükseltirken. "Kahvaltı ettin mi?"
"Seni bekliyordum."
Derin bir nefes alırken, bahçenin diğer tarafına bakan balkona doğru adımlamıştım.
Elimdeki pakette son kalan sigarayı kaşlarım çatık bir şekilde çekerken, gece balkonda bıraktığım çakmakla ateşlemiştim.
Başım çatlıyordu.
Günlerdir uyuyamıyordum, daha fazla bu görevde bulunmak istemiyordum, daha fazla ölüme şahit olmak ve bunu yapanlarla apaçık bir şekilde dostluk kurmak istemiyordum.
Biri ölmüştü, fakat bununla kalsa iyiydi.
Dile kolaydı ama kardeşimi düşündükçe; kızın da bir ailesi ve sevenleri olduğu fikri zihnim dağılmayan, yoğun bir sis gibi çöküyordu.
"Hadi ama Agust..." Vante'nin eli omzumdaydı.
"Bari birkaç lokma bir şey yiyip içseydin şunu."
"Paketimden dal mı aldın..." diye mırıldandım söylediklerini umursamadan. "Dün tam beş tane kaldığına eminim ama şimdi boş..."
Farklı renk olan irislerine yansıyan her zamanki o sinsiliği gözlerimi devirerek izlemiştim.
"Aa?" Dedi gözlerini kısarken. "Bana ne be senin sigarandan, görmedim de almadım da."
Başımı geçiştirerek sallamıştım.
"Ne yiyelim? Sen hiçbir şeyi sevmediğin için baharat falan kullanmadan beslenmek benim için zor oluyor tabi, o yüzden kendime o tarz bir şey yapacağım, sen?"
Elimi boşver der gibi sallamıştım.
"Gevrek falan yerim bir şeyler..."
Derin bir nefes alarak, benim gibi tırabzanlara yaklaşmasını göz ucuyla izlemiştim.
Elini omzuma koyarak yüzüme hafifçe yaklaşmıştı.
"Zor olduğunu biliyorum Agust, yemin ederim, kardeşin için kahroluyorum ama devam etmek zorundayız..."
Duruşumu dikleştirerek başımı salladım.
"Pes etmiyorum, etmeyeceğim de..." Diye söylendim. "Sadece bu kadar yalanı kaldıramıyorum, nasıl ilerleyeceğiz? Ne yapmamız gerekiyor bilmiyoruz."
Ben de aynı şekilde derin bir nefes aldıktan sonra, nihayet kendimde o gücü bulabildiğimde söze girmiştim.
"Fakat bir şeyler öğrendim." dedim yutkunarak. "Dün gece yani..."
Vante'nin ilgisini fazlasıyla çekmiş olmalıyım ki, gözlerime daha dikkatli bir şekilde bakmaya başlamıştı.
"Ölen yalnızca o kız değil Vante.." diye fısıldadım. "Gerçek kuryeler de öldürülmüş, bu yüzden Yesung bizim kurye olduğumuzu düşünüyor...."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vante:Nemesis -taegi-
Fiksi PenggemarKemerlerinizi bağlayın. Uzun bir yolculuk sizleri bekliyor. Devlet için çalışan bir şirketin özel biriminde ajan olarak görev yapan Ajan Kim Taehyung ve Ajan Min Yoongi; hayatlarını alt üst eden iki kaçırılma olayının ardından kendilerini anlaşılmaz...