O sabahı, üzerime yüklenen büyük bir şaşkınlıkla kucağımdaki Yujin'i severek geçirmiştim.
Vante'nin ağabeyi.
Kim Donghyun.
Bana ulaşmasındaki amacı neydi, gerçekten merak ediyordum. Ve üzerime yüklenen bu ağırlık bugüne kadar aldığım tüm sorumluluklardan daha fazla ağırlık yapıyordu zihnimde.
Düşünmem gereken öyle çok şey vardı ki, her girdiğim sapakta bir duvara tosluyordum adeta.
Ona söylemek istiyordum. İstiyordum fakat, tepkisini kestiremiyordum.
Ağabeyine dair olan anıları iyi şeyler barındırmıyordu, emin olduğum bir şey varsa; o da buydu.
Yutkundum.
Herkes yeni yeni uyanmaya başlamıştı. Evdeki hareketliliğin aksine, ben öylece oturmaya devam ediyordum.
Bahçedeki arabadan anladığım kadarıyla Jungkook geceyi yine burada geçirmişti. Ve şu an aşağıda olduğuna göre yukarıdan gelen adım sesleri ise, ya Vante'ye ya da Jimin'e ait olmalıydı.
"Günaydın Hyung." Başımı kaldırarak ona gülümsemeye çalışmıştım.
"Günaydın." Diye mırıldandım. Daha sonra, aklıma gelen ayrıntıyla kaşlarım çatılmıştı.
Üst katta üç yatak odası vardı. Normalde Jimin, Vante ve benim için olması gerekiyordu lakin, Vante çoğunlukla benimle uyumayı tercih ettiğinden onun odası boş olurdu.
Ve bu gece, Jungkook'un Vante'nin odasında uyumadığından emindim.
"Nerede uyudun sen?" Sorumla, Jungkook'un gerildiğini net bir şekilde hissetmiştim.
"Şeyde Hyung..." Boğazını temizledi. "Jimin'in odasında. Koltukta yani. Orada uyudum."
Tek kaşım şüpheci bir şekilde havalanmıştı. Vante hakkında benimle dalga geçtiği zamanların bedelini böyle ödetmeye karar vermiştim.
"Koltukta?" Diye söylendim. "Boynun falan tutulmamıştır umarım."
Jungkook yutkunurken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Sol eliyle, boynunu kavrarken kararsız bir şekilde ensesindeki saçlara parmaklarını dolamıştı.
"Yok alışkınım ben..." dedi sakince. "Sorun yok yani. Tutulmadı."
Başımı onaylar biçimde salladım. "Güzel." Diye mırıldandım. "Finans kaynağımıza zarar gelsin istemeyiz sonuçta."
Bana ayıplayan bir bakış atmıştı.
"Beni kasa olarak görmekten vazgeçmen için daha ne yapmam lazım?" Diye isyan ettiğinde hafifçe sırıttım.
"Yujin'in altını bile alıyorum ben. Bu aileyle samimi ilişkilerim var tamam mı?"
Durdum.
"Tamam..." diye fısıldadım istemsizce.
Bu aile.
Bizi bir aile olarak mı görüyordu sahiden?
O da, duraksama nedenimi fark etmiş olmalıydı ki; boşluğu izlerken bile tek kelime etmeden yanımda oturmaya devam etmişti.
"Günaydın sabah şekerleri..." Vante'nin hayat dolup taşan sesi kulaklarıma ulaştığında; tüm uzuvlarımın gevşediğini bariz bir şekilde hissetmiştim.
Buraya kadardı işte.
Tüm yelkenlerimi indirip teslim olmam onun parlak gülümsemelerine bağlıydı. Aklımı kurcalayan tüm düşüncelerden uzaklaşmam onun güzel gözlerine, tatlı sözlerine bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vante:Nemesis -taegi-
FanfictionKemerlerinizi bağlayın. Uzun bir yolculuk sizleri bekliyor. Devlet için çalışan bir şirketin özel biriminde ajan olarak görev yapan Ajan Kim Taehyung ve Ajan Min Yoongi; hayatlarını alt üst eden iki kaçırılma olayının ardından kendilerini anlaşılmaz...