11.BÖLÜM |VERYANSIN|

30.3K 1.8K 441
                                    

Bölüm Şarkısı: İrem Derici- Meftun

Bir daha hiç incinmemenin yolunu bulmuştum: Eğer kimsenin benim için önemli olmasına izin vermezsem bir daha asla böyle bir kayıp yaşamazdım.
~Irvin D. Yalom/Nietzsche Ağladığında

İSTANBUL/TÜRKİYE
Doğa ÖZTÜRK

Ne düşüneceğimi, ne düşünmem gerektiğini ve daha da kötüsü ne hissedeceğimi bilemez durumdaydım. Derin'in söylemleri, Derin'in sözleri, Derin'in öfkesi, Derin'in o yoğun nefreti... Derin bana söyleyecek hiçbir söz bırakmadığı gibi ona gitmekle ne kadar büyük bir hata yapmış olduğumu da yüzüme vurmuştu.

Şu zamana kadar neye inandıysa o şekilde devam etmesine izin vermektense ben o açıklamayı yapmayı tercih etmiştim. Bir noktada hatalı olduğumu da söylemiştim ama yaptığım en büyük hata kızlarımın ondan olduğunu söylememdi.

Bana olan öfkesine o derece sahip çıkamamıştı ki buna bile inanmamış, ağza alınmayacak şeyler söylemiş ve beni itham ettiği şeylerle paramparça etmişti. Belki kendince kızmakta haklıydı, evet buna hak verebilirdim ama ilerisi için aynı şeyi söyleyemezdim. Tamam, Burak'a izin vermiştim, sonuna kadar da suçluydum ama sebebini açıklamama rağmen beni, bizi tekrardan elinin tersiyle itmek onun seçimiydi.

Bunları düşünüp Derin'de takılı kalamayacak kadar meşguldüm, daha çözüme kavuşturamadığım bir kaza vardı. Artık kendi derdimi ve Derin'i geçip bu konuya yoğunlaşmak istiyor, aynı zamanda da bir anda evime giren telefonun bu konuyla bir alakası veya bir bağlantısı var mı yok mu onu çözmek istiyordum. Nasıl oluyordu da o telefon buraya dibime kadar girebiliyordu?

"Sütlü çikolatam yine çok dalgınsın. Ne düşünüyorsun kara kara?"

"Annemin Karadeniz'de gemileri batmış dayı. Hani siz diyordunuz ya, öyle."

"Daha çok Derin sularda boğuluyor gibi ama senin dediğinde olur minik tırtılım."

Kendi aralarında durumumun analizini yapan Serkan ve kızlara yandan bir bakış atıp çayımdan bir yudum daha aldım.

Serkan'ın gözlerinde fink atan merakı görebiliyordum. Dün gece neler oldu, neler konuşuldu... Sorsa dahi bunları ona anlatmamış ve konunun kapanıp gitmesini istediğimi söylemiştim. Bunu net bir şekilde dile getirmeme rağmen Derin'le aramda geçen konuşmanın peşindeydi ama eli boş döneceğinin de bilincindeydi, beni o kadar iyi tanıyordu ama sadece şansını zorluyordu.

"Bugün hava çok güzel, çocukları dışarı çıkartalım mı Doğa kuşum?"

Kızlar bunu duyduğunda yerlerinden kalkıp mutluluk dansı yapmaya başladılar.

Gözlerim televizyon ekranına kilitlenmişti ama zihnim karanlık bir kuyuda gibiydi, düşünceler içinde genişliyor ve ruhumu boğuyordu. Hayatımla beraber her şey Arap saçına dönmüştü ve içinden çıkmak çok zordu, o düğümü çözmekse imkansızdı.

Başımı iki yana sallayarak düşünceleri zihnimden uzaklaştırmaya çalıştım. Daha önemli sorunlar ve çözülmesi gereken çok daha mühim konular vardı.

"Sana diyoruz anneciğim, bizi duymuyor musun?"

Gözümün önünde gidip gelen küçük eli yeni fark edebilmiştim. Bakışlarımı elin sahibine çevirdiğimde Lila'nın merakla büyümüş iri kahverengi gözlerine baktım.

"Dışarı çıkalım mı?"

"Henüz tam iyileşmiş sayılmazsın o yüzden hiçbir yere gidilmiyor hanımlar," dedim.

İtiraz etmek için ağızlarını açtıkları sırada elimi susmaları için havaya kaldırıp uyarıcı bir bakış attım. Yüzlerinden geçen hayal kırıklığını net olarak görmüş, omuzlarını düşürüp dudaklarını büzerek yan yana oturuşlarını sakinlikle izlemiştim ancak duygu sömürülerine kanmayacaktım.

KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin