10.BÖLÜM |ELEMİR|

30.4K 2K 564
                                    

Bölüm Şarkısı: Ahmet Kaya- Nereden Bileceksiniz

Seni sevmeye başladığım o günden beri acı çeken bir yüreğim var.
~Frida Kahlo

İSTANBUL/TÜRKİYE
Doğa ÖZTÜRK

Bağırıp çağırmaktansa birkaç kelimenin kalpte daha büyük bir deprem yarattığını öğrendiğim gündü bugün. O depremden sonra kalbimin ortasına çöken öyle bir ağırlık vardı ki, o çöküntü soluğumu kesmekle kalmıyor karalara kuşanmış geceyi bana zehir ediyordu.

Şöyle bir bakınca geceler hayatımdaki en tehlikeli şeydi kanaatimce. Sevdiğim adamla ilişkimiz de bir gece vakti başlamıştı, beni öylece bırakıp gittiğini düşündüğüm zaman da bir gece vaktiydi.

Düşünmekten delirme noktasına geldiğimi hissettiğim an kendimi serin gecenin ortasına attım. Kollarımı bedenime sarıp başımı karanlık ve yıldızlarla bezeli gökyüzüne çevirdim.

Bu nasıl talihsizlik, bu nasıl bir kaderdi? Derin'in bunu öğrenmeyi bırak gözleriyle şahit olabileceğini bugüne kadar hiç düşünmemiş, aklıma dahi getirmemiştim ama hiç ummadığım şey olmuş her şeyi öğrenmişti, bununla da kalmayıp kendisi görmüştü.

Kim sevdiği kadını başka bir adamla uygunsuz vaziyette görse ihaneti düşünmezdi ki? Peki hangi adam böyle bir tablo karşısında tepkisiz kalmayı başarabilirdi? Derin olmadan, onunla konuşmadan cevaplara ulaşamayacağım bir gerçekti. Bildiğim bir şey varsa o da onunla konuşmak için sabaha kadar bekleyemeyecek olmamdı. Saatin kaç olduğunu önemsemiyordum, sabahı bekleyemeyip gidip Derin'le konuşacaktım. Evde veya değil, bunu öğrenmek için onu arayamaz veya Derin'e 'Seninle konuşmak istiyorum oraya geleceğim.' diyemezdim, çünkü ona gelmemi istemeyeceğini çok iyi biliyordum. Bu saatte taksi bulmam da zor olurdu. Serkan'ı arayıp beni Derin'e götürmesi için rica etmek en mantıklı şeydi.

Ani bir kararla eve girip sessiz olmaya gayret göstererek odaya çıktım. Kapıyı aynı sessizlikle açıp içeriye girdim. Kızlar huzurlu bir şekilde birbirlerine sokulmuş uyuyorlardı. Lila yattığı yerde dönüp yatağın ucuna kaydığında üstü açıldı. Yatağa doğru yaklaşıp örtüyü omuzlarına kadar çekip yüzüne gelen kahvenin en güzel tonunu saçlarında taşıyan kızımın saçlarını yüzünden çekip şakağını öptüm. Onun üstünden uzanıp Lina'nın üzerini de düzeltip geri çekildim. Bu hayatta her şey onlar içindi, aldığım nefesin sebebi bile onlardı.

Şifoniyerin üstünden telefonumu alıp Serkan'ı aradım. Üçüncü arayışımda açıp telaşla ardı ardına sorular soran adama kısaca gelmesi gerektiğini söylediğimde sadece tamam diyerek telefonu kapattı. Aynada kendime soluk bir bakış attıktan sonra üzerime sadece ceketimi alıp telefonu da ceketimin cebine koyarak camın kenarına yaklaşıp Serkan'ı beklemeye başladım.

Aklım sabahtan beri olduğu gibi yine Derin'le dolmaya başladığında, aradan da çok geçmeden Serkan'dan geldiğine dair bir mesaj aldığımda son kez kızları kontrol edip odadan çıktım. Evin anahtarını da yanıma alarak kapıyı arkamdan kapattım.

Dış kapının önünde gezinen birkaç koruma -ki bunların hangi ara çoğaldıklarına anlam verememiştim ama daha sonra bununla ilgilenecektim- bana bu saatte neden burada olduğuma dair sorgu dolu gözlerle bakıyorlardı. Serkan arabadan inip kendini gösterdiğinde işlerine geri döndüler. İçlerinden birisi kapıyı açtı, aradan hızlıca süzülüp arabaya, Serkan'ın yanına, bindim.

"Saatin kaç olduğuna dair bir fikrin var mı canımın paresi? Beni güzellik uykumdan ettin, sabah gözaltı torbalarım oluşursa saçların elimde kalır."

Zaman, yer veya mekan Serkan'ın espritüel neşeli karakterine her zaman uymak zorundaydı. Aksini düşünmek ise imkansızdı. Hep onun gibi tasasız görünmeyi ve her daim onun gibi neşe saçıp hareket etmeye imrendiğimi söyleyebilirdim. Ama konumuz şimdi bu değildi, sabahtan beri aklıma takılan ve bir noktadan sonra beni fazlasıyla rahatsız eden bir detay vardı ki bunu asla es geçemezdim.

KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin