Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu- Sen Ağlama
•
Aşk, nefret ettiğin yerden harlanmak; soluğunu kesen nefesin gölgesinde duraksamaktır. Ondan kaçarken kendini canında bulmak; bulduğun yerde defalarca yanmak, yanmak ve yanmaktır.
~Yağmur TaslakPARİS/FRANSA
Doğa ÖZTÜRKGEÇMİŞ
Genç kadın en özel anında yalnız kalmanın verdiği o tarifsiz üzüntüyü ruhunun derinliklerinde, kalbinin ise en ücra köşesinde hissediyordu.
Anne olacaktı ve anne olurken annesinin yanında olup elini tutmasını ona her şeyin iyi olacağını, korkmaması gerektiğini söylemesini istiyordu.
Ne yanında annesi vardı, ne de canına can katan adam vardı. Yalnızlığı hiç bu kadar derinden hissetmemişti. Bundan nefret etti, birilerinin varlığına ihtiyaç duymaktan nefret etti. Elini karnının üzerinde hafifçe gezdirerek ayağa kalkmaya çalıştı. Ağrıları dayanılacak gibi değildi, her açıdan zorluğunu yaşatıyordu.
Doktorunun söylediklerine uymaya çalışarak yürümeye özen gösteriyordu, hareketsiz kalmamak önemliydi. Kasıklarına giren sancıyla durup soluklandı, böyle olunca yürümesi güçleşiyordu. Elini duvara koyup oradan destek alarak yürümeye çalıştı. Kapıyı açarak bedenini koridora attı. Etrafa göz gezdirdi, hemen ilerde bir başka hamile kadın yanında eşi olduğunu tahmin ettiği adamın desteğiyle beraber yürüyordu. Acı çekiyordu yüzünden anlaşılıyordu ama adam kadını bu haliyle gülümsetecek şeyler söylemeyi başarıyordu. Acı çekerken mutlu olmak nasıl bir duyguydu bunu en iyi bilen oydu. Gözlerini çiftin üzerinden ayıramıyordu, istediği ve hayal ettiği şey şu an kızlarının babasının yanında olup elinden tutmasıydı ama bu hayalin gerçekleşmeyeceğini bilecek kadar çok şey yaşamıştı. O hep yalnızdı, bugün de bundan sonraki günlerde de yalnız olacaktı.
Üzerinde elektrik akımı gibi gezen bir his hissettiğinde bakışlarını çiftten ayırıp etrafta gezdirdi. Biraz ileride kendi doktorunu gördü, yanında ise bir başka doktor vardı, konuşuyorlardı.
Sanki biri onu izliyormuşçasına etrafına bakındı, bu hissi birkaç gündür hissediyordu, tıpkı şu anda hissettiği gibi. Bakışlarını bu defa hemen arkalarında duran yere sabitledi. Yanıldığını düşünüyordu, kimse gelmeyecekti çünkü onu burada yalnız bırakmayacak kadar düşünen kimsesi yoktu. Ne annesi, ne eşi, ne de dostu; babası zaten çoktan silmişti.
"Senin kaderini seçimin belirledi, seçimin sana daha güzel bir kaderi yaşatacak." Karnını sevdi saatler, belki de dakikalar sonra bebeklerini kucağına alacaktı. "Belki yalnız olacaksın ama canına can şenliği olacak iki kızın olacak. Bırakma kendini kızım, sen güçlüsün kimseye ihtiyacın yok." Kendi kendine destek veriyordu, teselli ediyordu.
Doktorunun ona doğru yaklaştığını gördüğünde gülümseye çalıştı, diğer yüzü maskeyle kapalı olan doktor istifini bozmadan aynı yerinde durmuş ve gözlerini pür dikkat ona doğru dikmişti. Gözleri çok tanıdıktı, bunu tuhaf bulsa da umursamadı çünkü tek düşündüğü doğumuydu. Sancıları her geçen dakika artıyordu.
"Nasılsın?"
"Sancılardan hallice sanırım, akşama kalmaz doğuracağım." Güldü.
"Heyecanlıyız ha?"
"Hem de nasıl biran önce onlara kavuşmak istiyorum!" Gelen sancıyla sona doğru haykırdı. Soluğu kesiliyormuş gibi hissetti.
"Ah bu da nedir?" Elini karnının altına bastırıp bacaklarını iki yana ayırıp ileri geri sallanarak sancıyla baş etmeye çalıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/165902313-288-k122662.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMEL
Fiction généraleBir tarafta çocuklarından habersiz yaşayan bir adam. Diğer tarafta günden güne baba özlemiyle yanan; sesini, kokusunu, görünüşünü merak ederek büyüyen iki çocuk. Ve tüm bunlara sessiz kalarak onu terk edip ruhunu paramparça eden adamın çocuklarını h...