27

747 57 2
                                    

1 hafta sonra.

Deniz'den.

1 hafta geçmişti.

Furkanın beni öptüğü günden tam tamına 1 hafta geçmişti.

Ya aptalım ya.

Unutmaya çalışıyorum ama unutamıyorum.

Dakikada bir akılıma gelip duruyor.

Ben ne kadar aptal bir insanım.

Ben bu gün yarışda şarkıya nasıl odaklanıcam?

Ulan Furkan seni elime geçirirsem doğduğuna pişman ederim.

Offff. Tanrım lütfen bana yardım et.

Lütfen.

Hemen üstümü değiştirdim ve okula doğru yürümeye başladım.

Acaba birinci olmak istediği için mi benim aklımı karıştırmaya çalıştı?

Belkide aklımı katıştırmak için beni öptü.

Bu piç kurusundan her şey beklenir.

Okulun önüne geldiğimde durdum.

Öylece okula bakarak tek koluma astığım gitarımı düzelttim.

Sonra derin bir nefes aldım ve okula ilk adımımı attım.

Sanki korku filmindeyimde bu kadar geriliyorum.

Eben ölsün Furkan eben.

Hayvansın diyeceğim de hayvanlara hakaret etmek istemiyorum.

Festivalin ve yarışın olacağı yere geldiğimde Akını görmemle rahatlamıştım sanki.

Furkan yoktu.

Tanrım. Şükürler olsun.

Çünkü bir sapıkla uğraşmak istemiyorum.

"Deniz. N'aber?"

"İyilik. Senden?"

"Bomba gibiyim. Eee? Heyecanlı mısın?"

"Yoo. Neden heyecanlı olayım ki?"

"Ah. Doğru ya. Sen ilk kez sahneye çıkmıyorsun."

"Sen nereden biliyorsun?"

"Tanrım. Deniz seni tanımayan mı var? Neredeyse tüm İstanbul Mehşur Ada'nı konuşuyor."

"Ciddi misin?"

"Evet."

"Annemler görmüş müdür sence?"

"Bilmem."

"Eğer bilseler ben öldüm. Şimdiden vasiyet ediyorum. Her gün mezarımın üzerine zambak getir. Tamam mı? Birde helvamı güzel yapsınlar."

Akın elini getirip anlıma koydu.

"Ateşinde yok. Kızım sen gerçekten kafayı yemişsin. Ne oldu da bu kadar gerizekalılık yapıyorsun?"

"Boş ver. Hadi biraz prova yapalım. Çünkü yelloz mısır yağı sürtüğe yenilmek istemiyorum."

"Sen bu küfürleri kendin mi üretiyorsun yoksa bir yerden mi duydun."

"Hepsi beynimin ürünü."

"Sen gerçekten kafayı üşütmüşsün."

"Tamam az konuşda prova yapalım."

Gülüşe gülüşe sahnenin kulisine geçtik.

Seçtiğimiz şarkı belkide benim için en güzel şarkılardan biriydi.

Yaramızda kalsın...

Bir kaç saat geçmişti. Ve biz şarkımızı söyleyip sahneden inmiştik.

"Yoruldum."

"Bende."

"Ben çok açım."

Dedim kendimi sandalyeye atarak.

"Sonuçlar açıklansın. Büyük ihtimal birinciyiz. Söz seni yemeye götüreceğim."

"Cidden mi?"

"Evet."

"Tamam o zaman."

Çok geçmeden sonuçlar ortaya çıktı.

Her kes duet ortağıyla birlikte sahnenin arkasında hazır durdu.

Gözüm Furkanla Ayşeye kaydı.

İkiside umursamaz bir şekilde sonuçları bekliyorlardı.

Furkanın böyle bir şey yapacağını beklemiyordum.

Çünkü Furkan için müzik demek hayat demekti.

Ulan Yelloz mısır yağı sürtük çocuğa ne yaptında böyle bu kadar umursamaz oldu.

Öylece durmuş Furkana bakıyordum.

Sonra o güzel gözleri gözlerimle buluştuğunda o kadar derin bakıyordu ki gözlerimi çekemedim.

Keşke doya doya bu gözlerine rahatca baka bilseydim.

Adımız anons edilmişti ama benim aklım ve gözlerim Furkanda olduğu için duymamıştım.

"Deniz? Deniz?"

"Ha? N'oldu?"

"Gel sahneye çıkıyoruz."

"Neden?"

"İlk üçlüyü seçecekler."

"Heee. Tamam."

Akınla sahneye çıktığımızda ilk üçlüye baktım.

Onların içinde Furkanın olmadığını gördüğümde yüzüm düştü.

Şimdi ne kadar üzülmüştür bebek gözlüm.

Birinci açıklandığında bir milim bile yerimden haraket etmedim.

Birinci olmuştum ama ben sevinemiyordum.

Furkan üzgünken bende üzgün oluyorum.

Akın üzgün olduğumu gördü.

Sahneden indiğimizde gitarımı çantama koydum ve sırtıma astım.

"Deniz? Nereye gidiyorsun?"

"Eve gidiyorum."

"Ama yemek yemeye gidecektik."

"Başka zamana Akın. Gerçekten iyi değilim."

"Tamam. Sonra konuşuruz. Hoçcakal."

"Hoşça kal."

Sevgilerle AnGel.

İmkansızlığım || Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin