37

577 54 0
                                    

Sabah erkenden uyanmıştım. Çünkü uyuyamamıştım.

Ben uyandığımda her kes uyuyordu ve daha güneş doğmamıştı.

Belkide gece uykumda babamı gördüğüm için uyanmıştım.

Yine her zamanki gibi uykularıma giriyordu.

Yataktan kalktım ve üzerimi değiştirdim. Masanın üstündeki kitap defterlerimi çatama koydum ve sırtıma asıp odamdan çıktım.

Annem daha uyanmamıştı ben de fırsattan yararlanarak evden çıktım.

Boş ve sakin yolda sadece benim ayak seslerim duyuluyordu.

Çünkü her kes uyuyordu.

Sahile gidiyordum çünkü en çok ihtiyacım olan tek yer orasıydı.

Sahile vardığımda büyük kayalıkların üzerine oturdum.

Kayalara çarpan dalgaların sesi çok rahatlatıyordu.

Huzur vericiydi.

Ne kadar orada oturduğumu bilmiyordum. Ama mecburen kalkmak zorunda kaldım.

Çünkü okula gitmem gerekti.

Aslında okula gitmeye bilirdim ama sınavım vardı.

Tam 2 ay sonra sınavım vardı. Üniverisite sınavı hemde. Aslında sınav o kadar zor değildi. Sanat Üniversitesine gidecektim ve müzikte oldukça iyi olduğum için bu benim için çok kolaydı.

Ayaklarımı sürüye sürüye okula doğru yürümeye başladım.

Okula adımımı atar atmaz görmek istemediğim yüzleri gördüm.

Piçler.

Onları umursamadan sınıfa çıktım ve Aylin'in yanına oturdum.

"Hey girls."

"Bir dakika. Sen Deniz misin?"

"Yok anan."

"Gel anacım sana sarılayım."

"Selin iki dakika ciddi olsan."

"Eee. Ne olmuşta ciddi olmamızı söylüyorsun."

"Annem öğrendi."

"Neyi?"

"Her şeyi."

"Ciddi misin? Ama senin şu an yaşamaman gerekti."

"Ama yaşıyorum."

"Nasıl öğrendi anlat hadi çatladım ben burada."

"Şimdi benim arkadaşım Güney var ya."

"He o yakışıklı çocuk."

"Leyla'cığım istersen git yavşa çocuğa bende aranızı yapayım."

"Ciddi misin?"

"Leyla sus nolur kız anlatsın."

"Kart karılar."

"Salak beni aramış telefonu da annem açmış. Bu mal da açar açmaz 'Neden bara gelmiyorsun. Hayranların seni özledi' demiş. Zavallı annem de yalnış anlamış."

Ben konuşurken Selin kahakaha atmaya başladı.

"Ya hiç gülesim yoktu. Düşünsenize Denizi şey gibi. Anladınız yani siz."

"Cidden mehşur olurdun ya."

"Neyse konuşmuyorum ben."

"Ya bi susun ya. Bırakında kız konuşsun. Devam et balım."

"Bende neden bara gittiğimi ne yaptığımı falan söyledim. Yani annem Furkanı biliyor. Ve bende rahatladım açıkcası."

Kızlarla konuştuktan sonra ders başladı.

Bir iki ders sınıfta oturdum sonra canım sıkıldığı için kantine indim.

Burada da çok insan vardı.

Pes ederek gidip bir kahve aldım ve bir köşede oturdum.

Aynadan dışarıyı izlerken karşımda biri oturdu.

Geldi yine.

"Efendim Burak."

"Beni hala affetmedin mi?"

"Yine aynı konuyu konuşmaya geldiysen gide bilirsin."

"Tamam. Sustum. Ama gerçekten önemli bir şey söylemeliyim."

"Söyle. Yoksa beni rahat bırakacağın yok."

"Furkanla Ayşe ayrılmış."

"Bir iki saate barışırlar."

"Öyle değil. Ayşe ayrılmış. Hatta Ayşe Amerikaya gidiyor."

"Bana ne bundan."

"Kızım sen hasta mısın?"

"Yakın olduk galiba."

"Lütfen bana böyle yabancıymışım gibi davranma."

"Ne o? Kalbini mi kırdım. Yazık. Ama sen bana yalan söylerken benim hiç kalbim kırılmıyor."

"Deniz. Lütfen bizi de anla. Böyle olsun istemezdik."

"Ama istediniz. Gerçekten bu yaptıklarınız yüzünden hiç birinizi affetmeyeceğim."

Masadan kalktım ve sınıfa çıktım.

Ders dinlemek bunları dinlemekten iyidir.

Sevgilerle AnGel.

İmkansızlığım || Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin