Planlar

1.5K 65 7
                                    

Sırıtarak masadaki tabaklardan iki tane alıp mutfağa doğru ilerledim. Ben mutfağa girerken Selim çıkıyordu. Gülümsemeden edemedim. Gayet duyarlı olmasına rağmen umursamaz davranışları birine çok benziyordu. Ama kime?

Omuz silkerek getirdiğimiz bulaşıkları makineye atmaya başladım. Selim'de sürekli bulaşıkları getiriyordu.
En sonunda işimiz bittiğinde tezgaha yaslandım. Selim'se bar taburelerinden birine oturmuş gözlerini bir noktaya sabitlemişti.

"Selim?"

Selim'in gözleri benimle buluşunca onu gördüğümden beri aklımda olan soruyu sordum.

"Siz Serra'yla dün gece bir şeyler yaşamadınız değil mi?"

Serra sonuçta Arda için bir sürü şey feda etmişti ve onu gerçekten seviyordu. Bu yüzden Arda'yı ona emanet etmiştim. Eğer Selim'le bir şeyler yaşadıysa Arda'yı bir şekilde uyarmam gerekiyordu.

"Ne gibi şeyler yaşamaktan bahsediyoruz?"

Selim'in ukalaca gülümseyişiyle sorduğu soruyla nefesimi sinirle dışarı verdim. Kaç yaşındaydık biz Allah aşkına?

"Sen sanırım hobi olarak salağa yatıyorsun. Düzgünce cevap ver işte."

"Düzgünce sorulmayan sorulara cevap veremiyorum malesef."

Sinirle iç çekip yaslandığım tezgahı bıraktım. Mutfaktan çıkarken Selim'de peşimden geliyordu. Odamın kapısı açıp içeri girdiğimde Selim kapıyı kapatmamı engelleyerek benimle birlikte içeri girdi.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Kainat'ın düğününü basmak konusunda ciddi miydin?"

Kafamı sallayıp yatağıma oturdum. Selim de çaprazımdaki pufa oturdu.

"Özgür boşboğazdır. Can desen tepkisi belli. Almilla direk sevgilisine söyler. Geriye bunu yapacak ikimiz kaldık o halde."
Gözlerimi belerterek ağzım açık bir şekilde Selim'e baktım. Ciddi miydi? Hani Can'la sürekli bu konuda dalga geçen, umursama diyen çocuk.

"Ciddisin!"

"Sonuçta Can benim en yakınlarımdan. Onun mutlu olması için bir şey yapabileceksem ne mutlu bana."

Kolumu uzatıp Selim'in omzuna hafifçe geçirdim.

"Aferin kusmuklu kumral ya! Dışardan her ne kadar pislik gibi gözüksen de alttan alttan iyilik yapmaya devam et. Takdirimi kazandın."

"Ayy nasıl mutlu oldum, nasıl mutlu oldum beni takdir ettin diye Şebnem."

"Belli belli gözlerinden okunuyor."

O bana yapmacık bir şekilde sırıtınca ben de ona aynı mimikle karşılık verdim. Selim ayağa kalkıp "Şimdiden uyu. Sabah erken kalkacaksın. Ben plan falan yaparım, yarına sadece halletmek kalacak." dedi.

Ona elimle 'okey' işareti yapıp yatağıma yattım. Kapıyı kapamadan önce "Lambamı da kapat!" diye bağırdım.

"Emir cümlelerin bedenime tesir etmiyor Şebnem Gürsoy."

Ya bu çocuğu azıcık sevmeye başlıyorum, hemen kendini ele veriyor. Şimdi de beni benim lafımla vurmaya çalışıyor pis adam. Sinirle kalkıp lambamı kapıyorum. Yarın çok iş olduğunu hatırlayıp kendimi uykunun metanetli kollarına veriyorum.

***

O iğrenç alarm sesiyle uyanıyorum. Burada şaşırdığım birçok şey var. Mesela tek alarmla uyanmam. Daha kötü olansa ben alarm falan kurmadım. En kötüsü ise avucumun içinde değişik bir nesne var. Gözlerimi açtığımda elimdeki şeyim Selim'in yüzü olduğunu görüyorum. Ben yatağın %96'sına yayılmışken o sadece %4'te barınabilmişti. Gülerek elimi Selim'in yüzünden çekip alarmı kapattım. Selim'e yaklaşıp seslendim. Selim yavaşça gözlerini açtığında 'Günaydın' dedim gülümseyerek. O da gözlerini ovuşturup kalktı ve yüzüne bir gülümseme takarak 'Günaydın' diye karşılık verdi. Birbirimize gayet doğal bir şekilde gülümserken aklımın başıma yeni gelmesiyle yüzümün donması bir oldu.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin