Mafya Sevgilim

1.8K 71 4
                                    

Sabah erkenden uyandım. Ve bunun için çabalamam bile gerekmedi. Saate baktığımda 6 olduğunu gördüm. Oflayarak kalktım. Bu gibi durumlarda nadiren yaptığım şeyi yapmak için eşofmanlarımı geçirdim üstüme.

Sabah sporu.

Bu kesinlikle bana uygun değildi. Şebnem Gürsoy her sabah daha fit olayım diye erkenden kalkmaya çalışacak biri kesinlikle değil. Ama şimdi aklıma daha iyi bir fikir gelmiyordu.

Dün akşam hiçbir şey yemediğimden acıkmıştım. Hazırlandıktan ve saçlarımı yukardan sıkıca at kuyruğu yaptıktan sonra seke seke aşağı indim. Normalde belki vicdan azabı duyabilirdim iki arkadaşın kavga etmesine sebep olduğum için. Ama şimdi çaresizdim. Ve kavganın sebebi de ben değildim. Sadece şu bardağı taşıran son damla olayıydım.

Mutfağa girip buzdolabının kapağını açtım. İçecekler bölümünde bol miktar alkol ve meyve suyu gördüm. Büyük ihtimalle içkiler Can'a, organikler Özgür'e aitti. Taze sıkılmış portakal suyu gibi duran cam şişeyi kaptım. Ardından gözüme kestirdiğim Nutella'yı alıp masaya geçtim. Ekmek kutusuna bakınırken bir yandan da bıçak ve bardak alıyordum. Ekmekleri görünce koşarak gittim ve elime aldığım ekmeği ikiye böldüm. Yarım ekmeğimin içini açıp nutella sürerken bir yandan da ne iş yapacağımı düşünüyordum. Tamam modellik süperdi, parası da iyidi ama başka bir işe daha gereksinimim vardı. Daha uzun soluklu bir işe. Sanırım şu iş ilanları sayfasını tekrar kontrol etmeliydim.

Yemeğimi yedikten sonra bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirdim. Odama çıkıp hırkamı ve güneş gözlüğümü aldım. Ama eksik olan bir şey daha vardı! Müzik. Teknolojik alet olarak yanımda sadece tabletim olduğundan çocuklarınkileri çorlamam lazımdı. Hangi oda kimin bilmediğimden yan tarafımdaki odaya daldım. Siyah ve griyle döşenmiş oda boştu. Yatağın yanındaki çerçeveye doğru ilerledim. Resimdeki Selim'di ve giydiği smokinle açıkçası çok yakışıklı duruyordu. Ama bu devirde böylelerinden korkacaksın zaten. Güzel yüzlerinin altında ne pislikler dönüyor. Bakınız Arda. Yine mi Arda, Şebnem?!

Arda aklıma gelince gözlerimi sinirle yumdum. Pis adamlar.

Gözlerimi açıp gidecekken yarım olan çekmeceden bir kulaklık gördüm gibi oldum. Çekmeceyi iyice açtığımda yüzüme bir gülümseme geldi. Şu kusmuklu kumral bazen işe yarıyordu.

Çekmeceden lacivert kulaklığı ve beyaz iPod'u alıp sekerek aşağıya indim. Biraz spor yaptıktan sonra şu taşlardan satan yerlere bakacaktım. Kızın dediği taşların isimlerini pek hatırlamıyordum ama oradakilerin bana yardımcı olacağından emindim. Gerçi bugün kendimi çok zinde ve huzurlu hissediyordum. Sanırım şu Selim canlısı evden giderek negatif enerjiyi de beraberinde götürmüştü. Aman Allah'ım. Şu Almilla bir saat içinde bilinçaltıma girmiş resmen.

Masanının üzerine koyduğum Can'ın dün verdiği anahtarı ve nakit parayı cebime atıp yürüyüşüme başladım.

***

Neredeyse iki saattir yürüyordum. En sonunda yorulup denize bakan banklardan birine oturdum. Dürüst olmak gerekirse Selim'in dinlediği müziklere bayılmıştım. Müzik zevkimiz gerçekten benziyordu ve bu banka oturma sebebim de yorulmam değildi açıkçası.

Gelen her slow şarkıda Arda'yı hatırladığım için hepsini değiştirmiştim. Ama bu sefer yapamıyordum. Öyle güzel söylemiş ki Cem Özkan...

Olmayacak bir hayale kaptırdım kendimi.

Arda'ya kaptırmıştım kendimi. Ve bunun hayal olduğundan haberim bile yoktu. Ben onunla aşk dolu hayaller kurarken o bana aşık bile değildi. Belli etmemeye çalışsam da eskisi gibi olamıyordum. Sanırım tek gerçek gülüşüm Can'la kafayı bulduğumuzda olandı.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin