Mektup

2K 82 13
                                    

Odadan çıkınca hızlı adımlarla kendi odama doğru ilerledim. Masama geçtiğimde kafamı iki elim arasına aldım. Ben Selim'den kaçmak isterken insanlar bizi dip dibe getirmeye çalışıyordu sanki. Ama sonuçta verdiğim sözü tutmalıydım. Ve bana maddi açıdan çok imkanı da olacaktı. Saate baktığımda daha sabahın 9'uydu. Derin bir nefes verdim. O kusmukludan arkadaş falan olmazdı ama ben bunu başarabilirdim. Onun beni öpmesine izin vermeyerek başlayabilirdim bu işe. Ve aramızda bir şey olmayacağını anlatarak.

Şu anda muhtemelen uyuyordur. Gözlerimi devirerek telefonumu bıraktım ve masamdaki dosyaları düzenlemeye başladım. Bilgisayara geçirilecek şeyleri bir tarafa ayırıyordum bu esnada. Kafamı işle meşgul etmek en iyisi olacaktı.

***

Omuzlarımı yukarı kaldırırken gülümsedim. Bugünki tüm işleri bitirmiştim. Alp hiç odasından çıkmamıştı ve bu beni korkutuyordu. Bu çocuk tam bir işkolikti cidden. Yemek arasına daha 1 saat vardı. O zamana kadar kendimi meşgul tutabilmek adına danışmayı arayarak İnan Holding'in Gürsoy ve Dinçer Holding'leriyle karşı karşıya geldiği ihalelerin raporlarını istedim. Telefonu kapattığımda Alp'in odasından gelen tiz kırılma sesiyle ayağa fırladım. Kapıyı seri bir şekilde çalıp cevap beklemeden içeriye daldım. Saçı başı dağılmış, gözlerinin etrafı şişmiş bir adet Alp İnan gördüm. Telaşla "İyi misiniz?" diye sorarken o da yerdeki cam parçalarını topluyordu. Kafasını çevirmeden başını sallarken ona doğru yürüdüm. Eğilip onu kaldırmaya çalıştım.

"Alp Bey siz bırakın ben şimdi görevlileri çağırırım." dedim.

Alp kolumu itip "Ben sana gel dedim mi? Çık odamdan." dedi olması gerekenden de sakin bir şekilde. Kaşlarımı çatarak onu tekrar doğrultmaya çalıştım. Bu sırada yerden aldığı cam parçalarından birini eline almıştı. Onu kaldırıp elindeki parçaya elimi uzatarak "Ben alayım onu Alp Bey. Elinizi keseceksiniz." dedim. Parçayı almak için iyice yaklaşınca üzerinden yayılan keskin alkol kokusunu alıp yüzümü buruşturdum.

"Siz sarhoş musunuz?"

"Biraz içmem sarhoş olduğum manasına gelmiyor küçük hanım. Şimdi ne yapacaksan yap ve git."

Alp'in umursamaz konuşması sonrasında gözlerimi devirdim. Arkasını dönüp masasına doğru giderken yerdeki cam parçalarına bakıyordum. Tam görevli birini çağırmak için masama doğru gidecekken Alp'in arkasında bıraktığı kırmızı lekeleri gördüm. Gözlerim hala yürüyen Alp'in eline doğru yol aldı. Aptal yumruğunu sıkıyordu. Avucunun içinde bir cam parçası varken...

"Alp!"

Alp beni umursamadan sandalyesine attı kendini. Koşar adım yanına gidip sıktığı avucunu elime almaya çalıştım. Ama hala elini çekiyordu. Etrafı kan olmuştu. Yüzümü buruşturarak "Alp, bırak bakayım şuna." dedim. Yine çekeceği sırada gözlerine sertçe baktım. O da nefesini sesli bir şekilde vererek elini serbest bıraktı. Yumruğunu açıp içindeki kana bulanmış cam parçasını elime alarak yere attım. "Mazoşist olduğunu öğrendiğim iyi oldu." dedim eline saracak bir şeyler ararken. Bir şey bulamadığımda aceleyle Alp'in boynundaki kravatı çıkarıp elindeki kesiğe sıkıca sarmaya başladım. Alp ilk başta şaşkınlıkla bakarken sonra gülerek "Sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz Gürsoy?" dedi. Onu umursamadan sarmaya devam ettim. Çocuk hala gülüyordu. Canı acımıyor muydu bunun ya? Göz ucuyla ona baktığımda arkamdaki bir noktaya odaklanıp güldüğünü fark ettim. Umursamadan elini sarmayı tamamladım ve masasının üstündeki telefona ulaşıp danışmayı aradım.

"Alp Bey'in odasına bir ilkyardım seti yollayın. Ve yerde toplanacak bir şeyler var. Onun için de birini gönderin." deyip Alp'e döndüm.

"İyi misiniz?"

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin